Marx’ın Ekonomi Politiğinin Temelleri - I Meta, Kullanım-Değeri ve Değişim-Değeri
- Sabırsızlık Zamanı
- 12 Ara 2020
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 14 Ara 2020

Marksizmle uzaktan yakından haşır neşir olan herkesin kulağına burjuva toplumda metanın Marx tarafından “ekonomik hücre” olarak nitelendiği çalınmıştır bir yerlerden. Biyolojik bilimlere doğrudan atıf yapan Marx bu tanımlamasıyla nasıl ki bir organizmanın canlı en küçük birimi hücreyse kapitalist üretim biçiminin onun en genel tanımlarını sağlayan en küçük parçasının meta olduğunu söylemektedir. O nedenle de kendisinin en önemli yapıtı olarak görülen Kapital’i yazmaya da önce metanın ne olduğunu anlatarak başlamıştır. Kapitalist sistem (organizma) anlaşılmak isteniyorsa ilk önce meta (“ekonomik hücre”) anlaşılmalıdır. O nedenle Marksizmin en önemli ayaklarından biri olan ekonomi politiğin eleştirisini anlamak için ilk önce metanın ne olduğunu ve onun en karakteristik özelliklerini anlamak gerekir. Peki bu “ekonomik hücre” olarak meta tam olarak nedir?
Aslında meta en geniş anlamıyla “Yaşam için gerekli, yararlı ya da hoş herhangi bir şeydir”. Yani insanın yaşamında olumlu anlamda bir fark yaratan her tür nesne meta olabilir. Daha da kısası meta her şeyden önce bir geçim aracıdır. Kitap, sandalye, bardak, çorap... Fakat meta, tek başına insana fayda sağlayan her şey olarak tanımlanamaz. Metanın hem bilimsel olarak tanımlanabilmesi hem de neyin meta, neyin meta dışı nesne olduğunun su götürmez bir şekilde ayrıştırılabilmesi için farklı parametrelere ihtiyaç duyarız. Bu nedenle metanın nicel ve nitel özelliklerinin doğru ve kesin bir şekilde tanımlanması sorunu ile karşı karşıya kalırız. Örneğin kaldırım yapılması vb. amaçlar ile taş ocaklarından çıkarılan taşla yolda yürürken peşimize takılan köpeği korkutmak amacıyla yerden aldığımız taş iktisadi anlamda aynı nicel ve nitel özelliklere mi sahiptir? İkisi de insan yaşamında olumlu anlamda fark yaratan ve fiziksel açıdan benzer özellikler taşıyan nesnelerdir fakat iki örnek iktisadi açıdan birbirinden tamamen farklı özellikler taşırlar.
Bir nesnenin meta olabilmesi için sahip olması gereken ilk özelliğin işe yararlılık olduğundan bahsettik. İngiliz ekonomi-politikçiler ve Marx metanın bu özelliğini “kullanım-değeri” olarak adlandırırlar. Kullanım-değeri ilk bakışta nitel bir özellik olarak görülür. Örneğin kitap entelektüel birikimin sağlanması, sandalye konforlu bir oturma imkanı sunması, bardak insanların daha rahat su içmesi, çorap ayakların ısınması yönünde fayda sağlar. Bütün bu saydıklarımız o metanın niteliğidir ve kullanım-değeri de gerçekten temel olarak nitelik belirtir. Ancak kullanım-değeri sınırlı olmakla birlikte nicel bir özelliktir de. Mesela bir porsiyon yemek bir kişinin karnının doymasına katkı sağlarken iki porsiyon yemek iki kişinin karnının doymasına katkıda bulunur. Yani bir metanın belirli bir miktarı ile ona eşit olmayan miktarının kullanım-değerleri birbirine eşit olmaz. Kullanım-değerleri, doğrudan doğruya geçim araçlarıdırlar. Ama öte yandan, bu geçim araçlarının kendileri toplumsal yaşamın ürünleri, insanın yaşam gücünün sarf edilmesinin sonucu, maddileşmiş emektirler.
Meta olmanın ikinci gereği ise nesnenin kullanım-değerinin yanında eş zamanlı olarak değişim-değeri sahibi olmasıdır. Değişim-değeri metanın pazarda bir başka meta ile hangi oranlarda değişeceğini gösteren değerdir. Yani aslen metanın nicel özelliğini oluşturur. Örneğin bir bardak iki çorapla değiş-tokuş edilebiliyor olsun. Bu iki metanın değişilmeye değer görülüyor olması o iki metanın değişim-değerine sahip olduğunu gösterir. Peki, aralarındaki bu; 1 bardak = 2 çorap, eşitliği neye göre oluşur? Birbirinden nicelik ve nitelik olarak farklı iki şeyin birbirine oranlanabilmesi için o iki şeyin kendisinde gizli, ortak bir şeylerin olması gerekir. Örneğin elma ile armudu birbirine oranlarsanız “elma/armut” gibi bir oran elde edersiniz ama “elma/armut” ifadesi hiçbir şey ifade etmez. Elmayla armudu birbirine oranlamak için o ikisinde de ortak olan bir şeyleri bulup o ikisini oranlamak gerekir. Örneğin 1 adet elmanın kütlesi ile 1 adet armudun kütlesini birbirine oranlamak anlamlı bir ifade olacaktır. Öyleyse bardağı ve çorabı birbirine oranlamak için o ikisinde ortak olan bir şey bulmak gereklidir. Günümüzde, burjuva iktisatçılar iki metanın birbirine oranlanması için gereken ortak özelliğin fiyat olduğunu varsaymaktadır. Oysaki bu tarz ilişkilerin daha paranın icat olmadığı dönemlerde de geçerli olduğu görülür. Onlar olguları derinlemesine inceleme gereği duymadan gelişi-güzel iş yapmaya alışmışlardır. Bunun en temel sebebi ise iki üründe de ortak olan bir emek miktarının varlığı ile ilgilenmiyor oluşları, hatta onu gizleme çabasında olmalarıdır. Fakat birbirinden tamamen farklı kullanım-değerine sahip olan iki metanın iktisadi açıdan tek ortak noktası, iki farklı kullanım-değerinin de emek içeriyor olmasıdır. Emeğin miktarını ölçmek içinse metaların üretimi için harcanan emek-zamanını kullanmak oldukça kesin bir yaklaşım olacaktır. Ancak burada tamamen özdeş olan iki metanın iki farklı üretim şekli tarafından farklı sürelerde üretilebilme ihtimali ortaya çıkar. Buna rağmen aynı toplumda özdeş iki metanın değişim-değeri sabittir. Bu nedenle metanın değişim-değerini belirleyen şey o metanın üretimi için harcanan emek-zamanı değil, o metanın üretimi için toplumsal olarak harcanması gereken ortalama emek-zamanıdır. Toplumsal olarak harcanması gereken ortalama emek-zamanına ise soyut-emek denir. Bu soyutlama öylesine, basitleştirmek amacıyla yapılmış bir soyutlama değil, doğrudan doğruya üretim sürecinin içinden çıkan emeğin toplumsal karakterini gösteren bir soyutlamadır. Demek ki, değişim-değeri yaratıcısı emek, genel soyut emektir. Tekrar söylemek gerekirse, metanın değişim-değerini belirleyen şey o metayı üretmek için gereken ortalama toplumsal emek-zamanı (soyut emek)dır.
Özetle, kapitalist üretim biçimini, onun nasıl emek-sömürüsü ürettiğini anlamak, kapitalist üretim biçiminin “ekonomik hücresini” anlamaktan yani metayı anlamaktan geçer. Meta, meta olarak doğrudan doğruya kullanım-değeriyle değişim-değerinin birliğidir. Kullanım-değerini belirleyen şey o nesnenin işe yararlığıdır. Kullanım-değerleri, doğrudan doğruya geçim araçlarıdırlar. Değişim-değeri ise nesnenin başka nesnelerle değiş-tokuş “oranıdır” ve bu oran ise o metayı üretmek için gereken soyut emek ile belirlenir. Yani başta verdiğimiz örneğe göre kaldırım yapımı vb. amaçlarla taş ocaklarında üretilen taş, bulunması ve işlenmesi için harcanan emeğin sonucu olarak bir meta olurken, peşimize takılan köpeği korkutmak için yerden aldığımız taş bir emek ürünü olmaması nedeniyle meta değildir.
Arno Doğan
Comments