top of page

TOPLUMSAL DEĞİŞİM ve KUŞAKLAR I.

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 10 May 2024
  • 5 dakikada okunur
ree

Elif Can

 

Giriş  

 

Toplumsal değişim ve gelişimi, dönemin özelliklerini, sosyoekonomik, teknolojik gelişmeleri ve değişimleri anlayabilmek ve geleceğin nasıl şekillenebileceğini çözümleyebilmek için kuşak analizleri yapılmaktadır. Dönem, o dönemde yaşayan bireylerin tutum ve davranışlarını, yakın yıllarda doğan insanların yaklaşım ve değerlendirmeleri temelinde gruplandırılarak araştırılmaktadır. İşte bu birbirine “yakın yıllarda doğan ve benzer koşullarda yaşayan insanlar” (Orhan Hançerlioğlu, 1996) kuşak olarak tanımlanmaktadır. Kuşaklar arasında derin, keskin ayrımlar yoktur. Bilgi ve deneyim, üretim araçları ve toplumsal ilişkiler gelişerek devam eder. Yeni kuşak eski kuşağın açtığı yoldan ilerler, gelişir. Kendileri gelişip değiştikçe, üretim araçlarını ve bilgileri de geliştirip, değiştirirler. Elbette her kuşak içinde, toplumsal sınıf, etnik köken ve cinsiyet gibi farklılıktan doğan çatışmalar mevcuttur.

Kuşaklar sorununu bir teori olarak ilk kez Karl Mannheim (1893-1947) 1923 yılında yazdığı “The Problem of Generations (Kuşaklar Sorunu)” makalesinde ele almıştır. “Mannheim’a göre insanlar ebeveynlerine benzediklerinden daha çok yaşadıkları zamana benzerler.” (Evrim Kuran, 2022) Makalede aynı kuşakta olanların, kendilerinden önceki kuşaklara göre daha farklı tutum ve davranışlara, farklı yaşam tarzına sahip oldukları belirtilir.

Toplumsal bilinç, içinde yaşanılan koşulların ürünüdür. Marx Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı kitabının önsözünde “Maddi yaşamın üretim tarzı, genel olarak toplumsal, siyasal ve entelektüel yaşam sürecini koşullandırır. İnsanların varlığını belirleyen şey, bilinçleri değil, tam tersine onların bilincini belirleyen toplumsal varlıklarıdır.” (akt. Lenin, sf.22) der. Maddi yaşam, dönemin insanlarının bilincini ve ilişkilerini belirlerken, insanlar da maddi yaşama etkide bulunur. “Halk kendi tarihini yapar” (Lenin, age, s23) diyerek bu durumu belirtir.

Kuşaklar, içinde bulundukları sosyoekonomik, kültürel koşullardan etkilenir ve yaşadıkları toplumu etkiler, değişen koşullarla şekillenir. Gençlik bu değişimde etkin rol oynar. Çünkü; toplum içinde değişim gücüne sahip nüfusun çoğunluğunu oluşturur; gerçekçidir, çabuk öğrenir; enerjiktir, hayat doludur; cesur ve atılımcıdır, yeniliklere açıktır, zira kendisi de yenidir. Ebeveynleri kadar bilgi ve deneyim sahibi olmasalar da hızlı öğrendikleri için bu fark kolayca kapanacaktır ve daha ileriye gidecektir. Ebeveynlerinden başka türlü düşünüp, farklı yollardan geçerek, farklı biçimlerle, farklı koşullar altında dönemi anlayıp, çözümler üretmektedir. Kuşaklar arasındaki bu farklılıklar toplumsal değişimi göstermektedir. Yeniyi, gelişeni fark edip, ona uygun çözümler sunarak tarihin akışında ilerici rol oynamak gerekir. Kendi kuşağını, en doğru, en mükemmel olarak kabul edip, kendinden önceki veya kendinden sonraki kuşakları olumsuzlamak, kalıp yargılarla etiketlendirmek, toplumsal ilerlemeyi, değişimi anlamamanın sonudur. Kendi sınırlılıklarından çıkıp insanlığın tarihsel gelişimi bütün olarak görmek gerekir. Bakış açımız, bütüncül ve kapsayıcı olmalıdır.

"Kuşaklar, içinde bulundukları sosyoekonomik, kültürel koşullardan etkilenir ve yaşadıkları toplumu etkiler, değişen koşullarla şekillenir. Gençlik bu değişimde etkin rol oynar." (spot)

 

Kuşaklar Sorunu

 

1990’lı yıllarda Amerikalı tarihçiler W. Strauss ve N. House’un çalışmalarıyla kuşak sorunu popüler hale gelmiş, ardından gelenlerce çoğunlukla beş ana kuşak üzerinde durulmuştur. 1920-1945 doğumlu Sessiz Kuşak; 1946-1964 doğumlu Bebek Patlaması kuşağı; 1965-1979 doğumlu X Kuşağı; 1980-2000 doğumlu Y Kuşağı, 2000-2020 doğumlu Z Kuşağı. Son dönem çalışmalarında 2020 sonrası doğumlular Alfa Kuşağı (Post Z) olarak eklenmektedir.

Kuşak çalışmaları ABD merkezli olarak sürmekte, diğer ülkelerde de yaygınlaşmaktadır. Küresel ölçekte yaşanan ekonomik-politik-toplumsal krizin etkilerini azaltmanın, daha planlı ve öngörülebilir gelecek arayışının ürünü olarak, kuşakları, kuşakların özelliklerini, çalışma yaşamında nasıl yer aldıklarını ve alacaklarını hesaplayarak üretim ve tüketimin yeniden örgütlenmesi yani sistemin devamlılığı için bu tür araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Büyük, çok uluslu şirketler yeni kuşakları içine alabileceği koşulları oluşturmak ve uyumlulaştırmak için kuşak araştırmalarını artırmaktadır. Reklam ve pazarlama endüstrisi tüketiciye ulaşmak, onların dilinden onlara seslenebilmek için araştırmaları hızlandırmıştır. 

Toplumsal değişim, yeni koşulları ortaya çıkarmıştır. Yeni koşullar, yeni ilişkileri beraberinde getirir. Fordist üretim modeliyle makinenin bir dişlisi haline getirilmiş insanlar, üretme, üretilen ürüne, emek gücüne yabancılaşmıştı. Üretim kitlesel ve seri halde, üretilen ürünün sadece küçük bir kısmında emeğini kullanan işçi, hala zamansal ve mekânsal ortaklığa sahipti. Dev fabrikaların sadece bir bölümünde çıkacak bir sorun, tüm üretim sürecini etkiliyordu. Ekonomik-politik krizler, birlikte olmanın kendilerine verdikleri güç ile hareket eden işçi ve emekçilerin başkaldırılarına neden oldu. Şirketler üretim sürecini parçalara ayırarak, mekânsal ve zamansal parçalanma gerçekleştirerek, esnek üretime geçtiler; üretim dünyanın her yerine dağıldı. Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir parça üretilip, ihtiyaca göre montajlanarak, ihtiyaç duyulan bölgeye sunulur hale geldi. Tedarik zincirleri dünyayı defalarca kez kuşatabilecek halde. İnsanın yabancılaşması öyle uç noktaya geldi ki, artık kendi karşıtına dönmesini zorunlu kılıyor.

Uluslararası Araştırma ve Veri Kuruluşunun (IDC) araştırması şöyle aktarılır:

“2015 yılında dünya üzerindeki mobil çalışan sayısı (zamana ve mekâna bağlı kalmadan istenilen her yerde çalışan) 1,3 milyona ulaşılacağı öngörülmektedir. Bu rakam dünyadaki toplam işgücünün %37,2’sine denk gelmektedir.” (Orhan Adıgüzel, vd. 2014)

Bugün bu oranlar özellikle pandeminin etkisiyle daha da yükselmiştir. Zamanın ve mekânın parçalanması bütünlüklü etkileşimi doğuruyor. Z kuşağıyla hemhal olmuş akıllı telefonlar yeni çağın özelliklerinin bir bileşimi adeta. Eş zamanlı gerçekleşen on binlerce elin, on binlerce kafanın (emek gücünün ve bilginin) özüdür akıllı telefonlar. Her bir parçası, dünyanın farklı bölgesinde üretilerek bir araya geldi ve şimdi Z kuşağının elinde. “Teknoloji,” diye yazar Marx “insanın doğayı ele alış biçimini, yaşamını sürdürmek için başvurduğu üretim sürecini açıklayarak, toplumsal ilişkilerin oluşum biçimini ve bu ilişkilerden doğan kavramları ve düşünce biçimlerini ortaya koyar.” (Akt. Lenin, age, s21)

 

 

Z Kuşağı

 

2000-2020 doğumluların oluşturduğu kuşak Z kuşağı olarak adlandırılır. 2000 yılı USB ve Nokia 3310’ların üretildiği ve hızla tüm dünyaya yayıldığı yıldır. Ne kuşağı, gelecek kuşağı, kristal kuşak, derin duygusal kuşak, internet kuşağı gibi alternatif adlandırmalar mevcuttur. (Ayşegül Düzgün, 2022)

Dünyada Z kuşağının nüfusunun 2 milyardan fazla olduğu tahmin edilmektedir. TUİK verilerine göre, 2019 yılı itibariyle Z kuşağı nüfusun yaklaşık %29.06’sını oluşturmaktadır. (Behçet Peket vd. 2020)

Aşağıda yer verdiğimiz tablo, kuşakların farklılıkları ve karakteristik özelliklerini gösteriyor. Teknolojik indirgemecilik taşısa da kuşak farklılıklarında bir özet niteliği taşımakta ve okuyucuya bir fikir sunmaktadır.

 

(Aktaran: Duygu Deniz ve Hatice Nilay Gemlik, 2022)

 

Twitter, Facebook, Instagram, akıllı telefonlar gibi teknolojik gelişmelerin yanı sıra küresel ekonomik, siyasal, toplumsal krizlerin yaşandığı, 11 Eylül 2001 ikiz kulelere saldırı sonrası Irak, Afganistan işgalleri, Tunus’ta başlayan Arap Baharı olarak adlandırılan devrimler ve karşı devrimlerin, kısaca halklara karşı başlatılan 3. Dünya Savaşının içine doğmuş, doğanın önlem alınmazsa yok oluşa doğru gittiği bir süreçte yaşamış bir kuşaktan bahsediyoruz. Ayrıca daha özgün olarak Gezi ayaklanmaları, Soma maden katliamı, Ankara tren garı saldırısı, 15 Temmuz darbe girişimi gibi yaşanan toplumsal hareketler ve karşı devrim saldırıları, artan göçle birlikte yaşanan demografik değişiklikler, kuşakların karakteristik özelliklerinin oluşumunda önemli yer tutar.

 

Sonuç

 

Gerek küresel ekonomik kriz gerekse de bu krizden doğan toplumsal kitlesel eylemler Z kuşağının bilincinde, maddi yaşam koşullarında sarsıcı bir şekilde yer etmiştir. İşsizlik, yoksulluk, açlık, yıkım şiddetlendikçe umutsuzluk, çıkışsızlık duygusu artmaktadır. Bu olumsuz duyguları parçalayacak olan gençlik, geleceğini inşa etmek için cesurca ileriye atılmaktadır.

Bugün dünya, İsrail’in Filistin halkının soykırımına varan saldırılarına karşı, kendi hükumetlerinin (ve bu hükumetlerin temsil ettiği sınıfın) politikalarına itiraz ederek ayağa kalkan milyonların eylemleriyle sarsılıyor. Eylemcilerin ezici çoğunluğunu gençlik oluşturmaktadır. Z kuşağı sürekli çevrimiçi olmanın yanında sokakta da bir yerinde gerçekleşen bir olayın tüm yakıcılığını hissederek, sokağa çıkıyor, çoklu ortamlarda, çoklu çözümlerle etkin oluyor. Ve gelecekten yaşam umudunu kesenlere, Aydın öğrenci yurdundan tüm yurda yayılan Zeren Ertaş eyleminde taşınan dövizle sesleniyor, “Yalnız değilsin kardeşim”.

 

Kaynakça:

1 – Adıgüzel, O, Batur, H. Z. ve Ekşili, N. (2014). “Kuşakların Değişen Yüzü ve Y kuşağı ile Ortaya çıkan Yeni Çalışma Tarzı: Mobil Yakalılar.” Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (19), 165-182

2 – Deniz, D ve Gemlik H. N (2022) “Z kuşağı öğrencilerinin özellikleri Bağlamında İş Hayatına Yönelik Görüşlerin İncelenmesi,” Sağlık ve Sosyal Refah Araştırmaları Dergisi, 4 (1), 1-11

3 – Düzgün, Ayşegül (2022) “Z kuşağının Kişilik Özellikleri ile Liderlik Tarzı Beklentisi Arasındaki ilişki”. Erciyes Akademi, 36(1), 408-431

4 – Hançerlioğlu, Orhan (1996), Felsefe Sözlüğü, Geliştirilmiş yeniden baskı. Ankara, Remzi kitabevi

5 – Kuran, Evrim (2022), Z Bir Kuşağı Anlamak, Ankara, Mundi Can Sanat Yayınları

6 – Lenin, V.İ (1990) Marx Engels Marksizm, Ankara, Sol yayınları

7 – Peket, Behçet; Çalışkan, Fırat; Doğan Meral, Öner Sena; Kaya Tuğba Önyıldız, Zelal ve Erbay, Elif (2020) “Z kuşağı Öğrencilerinin iş Hayatı Kişilik Özelliklerinin ve İş Beklentilerinin belirlenmesi”

Ankara Üniversitesi Derneği, ık Hizmetlerinde Kıram ve Uygulama Dergisi 1 (1) 

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page