SANA SÖZ SIRA ARKADAŞIM!
- Sabırsızlık Zamanı
- 10 May 2024
- 2 dakikada okunur
“Bugün gözümüzü iki genç sıra arkadaşımızın intihar haberiyle açtık. Cinayete kurban edilen bir gencin haberiyle yıkadık yüzümüzü. Saat 7 sularında ellerimizde telefonla bir yandan yemek yerken internette geziyorduk ve yine bir kız kardeşimizin aylarca tacize uğradığı erkek tarafından evlilik teklifini kabul etmediği için öldürülmesini okuduk. Kim bilir bunu yazarken kaç genç daha katledildi, intihara sürüklendi...” Bu satırları iki sene önce içimdeki o öfkeyi ve üzüntüyü unutmamak için bir kenara yazmıştım. Bu satırları yazdıktan kısa bir süre sonra yakın arkadaşımın intihar girişiminde bulunduğu için acilde olduğu bir haberini almıştım.
Güz dönemine yeni başlamıştık, her şeye rağmen umutlarımızla kendimizi var etmeye çalışıyor, bir yandan kaldığımız yurttaki sorunlarla boğuşurken geleceksizliğimize rağmen üniversite sıralarında dirseklerimizi çürütmeye devam ediyorduk. Yurt odamdaki arkadaşlarımla aşağıya kahvaltı etmeye inmiştik. Neyse ki biz şanslıydık, asansörlerimiz sık sık bozulsa da içinde kalsak da aşağıya hep inebilmiştik. Kahvaltı ederken oda arkadaşlarımın yakın arkadaşı olan Resul’un intihar haberini almıştık. Geçen gün gülüşüp sohbet ettiğin bir arkadaşının ertesi gün okulun yemekhanesinde ölü bedeninin saatlerce asılı kalması… Hepimizin nutku tutulmuştu. Yemekhanenin yanında güvenlik kulübesi bulunmasına ve onlarca güvenliğin olmasına rağmen Resul’u fark etmemesi… Arkadaşımızın bedenini 6-7 saat sonra bir öğrenci görüp de öyle haber veriyor. En acısı da ne KYK'dan ne de Rektörlükten tek bir kişi hesap dahi vermedi bu olaydan sonra.
"Yemekhanenin yanında güvenlik kulübesi bulunmasına ve onlarca güvenliğin olmasına rağmen Resul’u fark etmemesi… Arkadaşımızın bedenini 6-7 saat sonra bir öğrenci görüp de öyle haber veriyor." (spot)
“Rahatsız olduğum bir konu var. Türkiye’de gençler, çocuklar intihar ediyor her gün ve hiçbir şey değişmiyor. Haberi bile yapılmıyor artık. Herkes intihar eden kişiyi suçluyor, ardından küfür ediyor, iftiralar atıyor. Kimse istemez bunun olmasını, yani keşke bu kadar pis bir toplumda yaşamasaydık, keşke ülke daha iyi bir durumda olsaydı belki bu kadar genç, çocuk intihar etmezdi…” demişti Resul.
Günler böyle akıp geçti, daha nice sıra arkadaşımızın intihar haberlerini almaya devam ederek güz dönemini bitirdik. Sonra benim okulum tatile girince kız kardeşimin okuluna ziyarete geldim. Okulunu gezdirdi, birlikte okulda kahve içtik ve eve döndük. Eve döndüğümüzde uzay mühendisliği mezunu ve iş bulamadığı için okulunda kafede çalışarak hayatını idame ettirmeye çalışan Okan’ın okulun inşaatından kendini atıp hayatına son verdiği haberini almıştım.
Bir gün uzaya çıkmak ve çıplak gözle uzayı görmek hayaliyle, bir gün çok iyi dans edebilmek hayaliyle, bir gün çok sevilmek ve çok mutlu olmak hayaliyle diyerek paylaşım yapmıştı yapmıştı Okan.
Keşke elinden tutabilseydim, seni hayata bağlayabilseydim sıra arkadaşım. Keşke bizi bekleyen kızıl gelecekten, özgür ve eşit yaşamı anlatabilseydim sana sıra arkadaşım. Belki bir umut yanımızda olurdun.
Uzun bir süredir bunları yazmak, paylaşmak istiyordum. Çünkü bu düzende biz gençlerin, LGBTI+ların, işçilerin, emekçilerin yolu açlıkla, yoksullukla, geleceksizlikle, sömürüyle, katliamlarla ve intiharlarla dolu. Sıra arkadaşlarımız tek tek eksiliyor. Onların ardından kalanlar ise bizlere bıraktıkları bu sisteme dayanamadıklarını, ifade eden mektuplar...
Bu sistem yüzünden yaşamını yitiren arkadaşlarımızın ardından yapmamız gereken tek şey ise bu sistemi değiştirmek için elimizden ne geliyorsa onu yapmak, çünkü Resul’un de Okan’ın da üniversite kampüslerinde hayatlarına son vermeleri bir rastlantıdan ibaret değildi.
Bu düzen bırakın yaşamayı, var oluşumuzu bile bize çok gördü. Biz gençler artık ölmek, bir kişi daha eksilmek istemiyoruz! Gözümüzü sıra arkadaşlarımızın intiharlarıyla açmak istemiyoruz! Bizler özgürce yaşamak istiyoruz!
Sana söz sıra arkadaşım bizleri geleceksizleştiren, intihara sürükleyen, sömüren, katleden, açlığa ve yoksulluğa mahkum eden bu sisteme boyun eğmeyeceğiz! Özgür ve eşit bir yaşam için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz!
Eskişehir'den Bir DÖB'lü
Comments