top of page

OPORTÜNİZMİN UNUTTURMAYA ÇALIŞTIĞI : EKİM DEVRİMİ'NE GİDEN YOLDA DEVRİMCİ ZOR

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 7 Ara 2023
  • 4 dakikada okunur







Ekim Devrimi'nin üzerinden 100 yıldan fazla bir zaman geçti. Bu süre zarfı içerisinde, kendisini ''sosyalist'' olarak adlandıran her akım, kendine göre bir Ekim Devrimi hikayesi ortaya çıkarttı. Kimileri, ''gerçek sosyalizm'', ''özgürlükçü sosyalizm'' ya da ''demokratik sosyalizm'' adına Ekim Devrimi'ni karalayarak burjuvazinin safına isteyerek ya da istemeyerek geçti. Bunlar, ''gerçek sosyalizm bu değil'' gevezeliğini asla eksiltmeyenlerdi. Tıpkı Kautsky, Troçki ve 1960'ların ''Yeni Sol'' teorisyenleri gibi... Kimileri de, Ekim Devrimi'ni sahipleniyor gibi görünüp iktidarın Rusya proletaryası tarafından kansız bir şekilde, yani devrimci zora başvurmadan alındığını zannettiren hikayeler ortaya attı. Bunlar, sınıfsal olarak küçük-burjuvaziye dayanan oportünistlerdi. Sadece Leninistler Ekim Devrimi'ne giden yolda Bolşeviklerin barışçıl mücadele ile devrimci zor ve legalite ile illegalite politikalarını doğru kavrayıp Ekim Devrimi'ni ve devrime giden süreci bir bütünlük içinde sundu. Türkiye ve Kürdistan topraklarında oportünizm, özellikle 1989-91'de Doğu Avrupa'daki ve SSCB'deki karşı-devrimler sonrası bir çok sosyalist çevreye yayıldı. Lenin'in 1871 Paris Komünü'nün yenilgisinden sonra Avrupa'daki uzun süren gericilik yıllarında sosyalist çevrelerdeki o korkunç durum hakkında söylediği gibi, bir ''oportünist pislik'' oluştu. Oportünizme karşı her alanda mücadelenin, devrimci durumun var olduğu ve sermaye iktidarının çöküşe doğru yuvarlandığı bugünlerde vazgeçilmez bir görev olduğuna inanıyoruz. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz ''gerçek sosyalizm bu değil'' gevezeliğinden vazgeçmeyen, burjuvaziye kendini teslim etmiş ''sosyalist''lerin argümanlarını tartışmaya zerre gerek görmüyoruz. Onların post-modern ve post-Marksist teorileri de, oportünistlerinki gibi 1989-91 karşı-devrimleri sonucu yayılmıştı ancak görmekteyiz ki, Ekim Devrimi'nin rehberi Leninizm’i şu anki dönem kadar hiçbir dönem doğrulamamıştır. Bu nedenle onların çürük ve ölü argümanlarını dikkate almadığımız gibi tartışmaya da gerekli görmüyoruz. Teorileri şu an Türkiye ve Kürdistan sosyalist çevrelerinde fazlaca etkili değil. Ancak Ekim Devrimi'ni sahipleniyor gibi görünüp Ekim Devrimi'ne varılmasını sağlayan stratejiyi, yani devrimci zoru görünmez hale getirmeye çalışan oportünizmin etkisinin sosyalist çevrelerde halen büyük olduğu kanaatindeyiz. Biz de bu yazımızda Leninist perspektiften Ekim Devrimi'ne giden süreçte barışçıl mücadeleyi ve oportünistlerin unutturmaya çalıştığı iktidarın devrimci zorla ele geçirilmesini tartışacağız.

Lenin ve Bolşevikler 1917 Şubat Devrimi'ne kadar olan zaman aralığındaki temel çelişkiyi Çarlık rejimi ile tüm halk (işçiler, köylüler, küçük-burjuvazi vb.) arasındaki çelişki olarak saptamışlardır. Bu nedenle Lenin ve Bolşevikler için hedef, proletaryanın politik özgürlükler yoluyla sosyalist devrime varabilmesi için proletaryanın ve ezilen diğer tüm halk kitlelerinin Çarlık rejimine karşı birleşik mücadelesi sonucu varılacak olan demokratik devrimdir. Rusya'nın liberal burjuvazisi, sınıfsal yapısı nedeniyle devrimden korkmaktadır. Bu nedenle devrimci yolu, yani demokratik devrimi reddetmektedir. Onun yerine Çarlık ile uzlaşmayı savunmaktadır. Lenin ve Bolşevikler ise, çürümüş Çarlık rejimine karşı uzlaşmaz bir devrimci mücadeleyi savunmaktadır. Devrimci zor, Çarlık rejimini yıkmak için vazgeçilemeyecek bir yöntemdir. Lenin, bunun üzerine şunları söylemektedir:

''...Liberal burjuvazinin, devrimci halkı korkutmak ve otokrasi karşısında boyun eğer bir tutum takınmasını sağlamak çabasıyla gericiliğin psikolojisinden böylesine bir coşkuyla sözetmeye başladığı bir sırada ..., proletarya partisinin karşı-devrime gerçek bir savaş açılması görevine dikkatleri çekmesinin tam zamanıdır. Siyasal özgürlüğün ve sınıf savaşımının büyük sorunlarını, son tahlilde, ancak kuvvet çözümler, ve bu kuvveti hazırlamak ve örgütlendirmek ve bu kuvveti yalnızca savunmada değil, saldırıda etkin olarak kullanmak işi de bize düşmektedir...'' (V. İ. Lenin, Demokratik Devrimde Sosyal-Demokrasinin İki Taktiği, s.21)

Lenin'in ve Bolşeviklerin Çarlık rejiminin yıkılmasına kadar olan geçen sürede otokrasinin devrimci zor ile yıkılması hedefi, vazgeçilmez bir hedef olmuştur. Lenin ile Bolşeviklerin parlamento gibi barışçıl mücadeledeki tutumları, özel koşullara bağlı bir mücadele biçimi olmuştur. Dolayısıyla sadece bir taktiktir. Strateji ise, Çarlık rejiminin yıkılması uğruna işçilerin ve köylülerin silahlı ayaklanmasıdır.

1905 Devrimi ile sarsılan ve 1917 Şubat Devrimi ile yıkılan Çarlık rejiminden sonra Rusya'da bir burjuva iktidarı doğmuştu. Lenin ve Bolşevikler için şimdiki mesele kapitalizmden sosyalizme geçiş meselesiydi. Lenin ve Bolşevikler, kimi zaman bazı durumlarda kapitalizmden sosyalizme barışçıl yolla geçiş olanağına değinmiş, ama tüm umutlarını asla barışçıl geçiş olanağına bağlamamışlardı. Eğer Lenin ve Bolşevikler, her şart altında böyle bir olanağa öncelik tanısalardı burjuvaziye ve onun devletine karşı proletaryayı ve onun öncü partisi olan Bolşevik Parti'yi silahsızlandırmış olurlardı.

Sosyalizme barışçıl yolla geçiş olanağından bahsettik. Sosyalizme barışçıl yolla geçiş, sadece işçi sınıfının öncü partisinin parlamentoda çoğunluğu kazanması şeklinde okunmamalıdır. Burada önemli olan asıl mesele, devlet aygıtı meselesidir. Mesela Lenin Şubat Devrimi'nden sonra barışçıl yolla sosyalizme geçiş olanağından bahsederken, bununla parlamentoda çoğunluğun Bolşevik Parti tarafından sağlanmasını kastetmiyor, bütün iktidarın Sovyetler tarafından ele geçirilmesini kastediyordu. Sovyetler, o zamanlar halk tarafından örgütlenmiş silahlı ikili iktidar organlarıydı.

Lenin, Ekim Devrimi'ne kısa bir zaman kala iktidarın proletarya tarafından barışçıl yolla alınması üzerine şunları söylüyordu:

''Herhangi bir devrimin barışçıl gelişmesi, genel olarak son derece ender ve güç bir şeydir. Çünkü devrim, en ciddi sınıf çelişkilerinin aşırı şiddetlenmesi demektir. Ama ancak proletarya ve köylülük ittifakının, en haksız ve caniyane bir savaşla tükenen yığınlara barış sağlayabileceği tüm toprağı köylülere verebileceği bir tarım ülkesinde, bu derece istisnai bir tarih uğrağında, eğer tüm iktidar sovyetlere devredilirse devrimin barışçıl gelişmesi olanaklı ve olası bir şey durumuna gelebilir...'' (V. İ. Lenin, Ekim Devrimi Dosyası, s.123)

Şubat Devrimi, tıpkı 1905 devrimi gibi bir burjuva demokratik devrimdi. Ancak Şubat Devrimi sonrası iktidarını sağlamlaştıran burjuvazi, sınıfsal yapısı gereği halkın demokrasi taleplerine gözlerini kapatıyor ve bu talepleri geri çeviriyordu. Hatta burjuvazinin Şubat Devrimi sonrası oluşturduğu Geçici Hükûmeti, devrik Çar'ın kardeşini iktidar yapmak istiyor, yani otokrasinin restorasyonunu hedefliyordu. Geçici Hükûmet, politik özgürlüklere karşı açıktan saldırıya geçmişti. İlerleyen zamanlarda da Geçici Hükûmet tarafından siyasal baskılar arttı. 16 Temmuz'da Geçici Hükümet'in savaş politikalarına karşı ve iktidarın Sovyetlere devredilmesi üzerine işçilerin barışçıl eylemleri oldu. Geçici Hükûmet bu eylemleri zor yoluyla bastırdı ve Şubat Devrimi sonrası oluşan ikili iktidar (burjuvazinin Geçici Hükümeti ile işçi ve köylü sovyetleri) son buldu. Artık Lenin'in yukarıda bahsettiği koşullar altında olasılık olarak gördüğü barışçıl yolla sosyalizme geçiş olanağı fiilen ortadan kalkmıştı. Stalin, ''SBK(B)P Tarihi'' adlı kitabında bu durum hakkında kısa ve öz olarak şunu söylüyordu:

''Devrimin barışçıl dönemi sona ermişti, çünkü şimdi gündemde süngü vardı.'' (Stalin, Eserler Cilt 15, s.224)

Süngü politikasını uygulayan gerici bir burjuva iktidarına karşı Lenin ve Bolşevikler, devrimci zorla, yani devrimci proletaryanın burjuvazinin iktidarına karşı ayaklanmasıyla yanıt verdiler. 7 Kasım 1917'de Bolşevik Parti ve devrimci proletarya, ayaklanarak tüm iletişim merkezlerini, bakanlık binalarını ve devlete ait bankayı ele geçirdi. 7 Kasım'ı 8 Kasım'a bağlayan gece de Geçici Hükûmet'in saklandığı Kışlık Saray ele geçirildi. Böylece Paris Komünü'nden sonra ikinci proletarya diktatörlüğü zor yoluyla kuruldu ve kapitalizmden sosyalizme geçiş çağı böylece başlamış oldu.

EKİM KOR

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
MARKSİZM 101: TARİHSEL MATERYALİZM

Tek cümleyle özetlemeye çalışırsak tarihsel materyalizm, Marksizm biliminin tarihsel gelişmeye uygulanmasıdır. Ancak bu yazıda tek bir...

 
 
 

Comments


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page