top of page

DENİZLERİ ANMAK DENİZLER GİBİ SAVAŞMAKTIR

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 19 Haz
  • 3 dakikada okunur


Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan… Tepeden tırnağa cüretin, devrimci kararlılığın, ve uzlaşmazlığın örneği olan; 68 hareketinin ve 71 silahlı çıkışının devrimci önderleri…

Her devrimci çağ büyük kahramanlara ihtiyaç duyar ve eğer o kahramanlar henüz ortada yoksa, o kahramanları çağın kendisi yaratır. 68 Kuşağının gençleri dünyayı yangın yerine çevirmişken, burjuva ve faşist devletler yıkılma tehlikesi yaşarken, Çin, Küba ve Vietnam Devrimleri yaşanırken, Türkiye ve Kürdistan topraklarının bunlardan etkilenmemesi olanaksızdı.


Eski dünya sarsılırken Türkiye ve Kürdistan toprakları da sarsılıyordu. Fabrika, üniversite ve köylü toprak işgalleri yaşanıyor, mülksüzleştirenler adım adım mülksüzleştiriliyordu. Gençlik, devrimci durumun etkisiyle Marksist-Leninist eserleri büyük bir heyecanla ve arayışla okuyor; kampüslerde ve sokaklarda ABD emperyalizmine karşı büyük eylemler örgütleniyordu. Deniz, Yusuf, Hüseyin ve Sinan gibi kahramanlar bu devrimci çağda tarih sahnesine çıktılar. Çağın ihtiyaçlarını karşılayabilmek için önce Devrimci Öğrenci Birliğini sonra Türkiye Halk Kurtuluş Ordusunu kurdular.


Tarih sahnesine çıktılar ve tarihin akışını değiştirdiler bu kahramanlar. 1960’lı yıllardan itibaren hızlanan ve şiddetlenen işçi sınıfının, köylülerin ve gençlerin sistemle uzlaşmaz mücadelesi mevcut siyasi akımların ve partilerin kabuklarına sığmıyordu. Bu kabuğun kırılması gerekiyordu!


Bu kabuğun kırılması arayışı gençlik içerisinde ileri düzeye çıkmıştı. Daha 70’li yıllara gelmeden Denizler Filistin'e gitmiş ve gerilla eğitimi almışlardı. Denizlerin, gerilla eğitimi almaları ve bilimsel bir bakış açısıyla siyasete yaklaşmaları boşuna değildi. Onların grevlere katılmaları, Filistin’e gitmeleri ve devrimci komünist önderleri büyük bir dikkatle okumaları, “Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nu” (THKO) kurmalarıyla sonuçlandı. THKO’nun kurulması; kurtuluşun ve devrimin çürümüş parlamentoda, gerici ve gün geçtikçe daha da gericileşen/faşistleşen çürümüş yasalarla gerçekleşmeyeceğinin bilince çıkartılmasıydı.


Denizler, THKO’yu kurdular çünkü faşist burjuva devletin silahlarını her işçi, köylü ve gençlik eyleminde insanlara doğrultması ve katletmesi işçi sınıfının ve ezilen kesimlerinin kendi ordusunu kurmasından başka bir seçenek bırakmıyordu. Ordusu olmayan bir halkın hiçbir şeyi olamazdı ve bu yüzden Denizler mevcut faşist devlete ve onun ordusuna karşı halkın devrimci ordusunu kurdular ve halkın devrimci iktidarını kurmayı hedeflediler! Bu hedefi Türkiye ve Kürdistan'da ilk savunan ve harekete geçenler Denizlerdi.


Denizlerin, devrimci teoriyi ilk defa kapsamlı ve bilimsel şekilde Türkiye şartlarına uygulamaları ve bu uygulama sonucunda “zora dayalı devrim” anlayışı doğrultusunda THKO’yu kurmaları onları devrimimizin yol göstericileri ve önderleri olmasını sağlamıştır. Onlar için kullanılan “Devrimin Önderleri” ifadesi, sadece bir övgü veya yakıştırma değil somut gerçekliğin ifadesidir. Onlar, parlamenter/yasalcı ve reformist akımları ezip geçmişler, onların kapattığı yolu açmışlardır.


-II-

Devam. Tarihte, devrimci önderlerin başına gelenler bugün Denizlerin başına da gelmektedir. Onların büyük bir zorlukla ve cüretle aştıkları bütün oportünist, reformist ve şoven düşüncelerin savunucuları şimdi burjuvazi ile ortak olup Denizlerin öğretilerine, eylemlerine sığ bir şekilde yaklaşıyorlar, hatta iftiralarla karalıyorlar ve burjuvazi için kabul edilebilir olanları kabul ediyorlar. Kabul edilemeyen kısımları ise tümden reddediyorlar veya içini boşaltıp yeni bir kalıba sokuyorlar! Onların öğretilerinin devrimci yönü ya unutuluyor ya da çarpıtılıyor. Lenin’in ifadesi ile “Bugün tüm sosyal şovenler, şaka değil, “Devrimci”dir!


Türkiye’de faşizm olgusunu reddeden, devletin gerici, ırkçı, kadın ve LGBT+ düşmanı ve terörcü doğasını reddeden, her dört yılda bir halkı seçim sandıklarına davet edip faşist burjuva devletle ilk şansta uzlaşma ve barış yöntemleri arayan tüm halk düşmanı parti ve siyasi akımlar; tüm bu anlayış ve pratikleri büyük bir cüret ve zorlukla çöpe atan Denizleri sahiplendiklerini hatta devamcıları olduklarını iddia ediyorlar. Oysa Denizler, kurmuş oldukları THKO’nun kuruluş bildirgesinde şöyle diyorlardı: ”Devrimciler: barışçıl şartlar içinde mücadele metodlarını bırakınız. Halk kitlelerini kurtuluşa götürecek olacak olan şiddet politikasını temel alan silahlı mücadeleye Türkiye halk kurtuluş ordusunun saflarında katılınız. Ulusal kurtuluş savaşının haklı bayrağını emperyalizmin saldırgan politikasına karşı hep beraber dalgalandıralım.” Her 6 Mayıs’ta, parlamento konuşmasında, kitlenin önünde meydanlarda ve sosyal medya paylaşımlarında, halkın bilincinde “kahraman” rolü kazanan Denizleri kendi çürümüş politikalarına alet ediyorlar!


Son 6 Mayıs’ta oportünist akımlar halkı aldatmak ve kendilerini devrimci gösterebilmek için tekrar Denizleri andılar ve onların devrimci eylemlerini sahiplenmeye çalıştılar. Örneğin 6. Filoya karşı Denizlerin önderliğindeki gençliğin eylemini engellemeye çalışan dönemin oportünist ve parlamentocu partileri olan TİP ve TKP son 6 Mayıs’ta 6. Filoya karşı yapılan eylemi selamladılar. Kendisini “Denizlerin devamcısıyız, yoldaşlarıyız” diye isimlendiren EMEP ise Denizleri idam ettiren CHP ile ortak 6 Mayıs anmaları düzenlediler. Her seçimde birbirleriyle belediye kavgasına giren bu partiler, seçimleri ve parlamentoyu lanetleyen Denizleri sahiplendiklerini iddia ediyorlar!(Üstelik parlamento şu anda Denizlerin zamanındakinden daha işlevsiz ve ahırdan farkı olmadığı bir dönemde)

Denizlerin devrimci mirasına ve öğretilerine karşı onların cellatlarıyla bir araya gelenlere karşı biz Denizlerin yoldaşları, Denizlerin devrimci kopuşunu sahipleneceğiz ve savunacağız. Bu kopuşun yaratmış olduğu kazanımları sahiplenecek, özünü koruyacağız.

DENİZLERİ ANMAK DENİZLER GİBİ SAVAŞMAKTIR!


DENİZLERİN YOLUNDA DÖB SAFLARINA!

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page