MARKSİZM 101: DİYALEKTİK MATERYALİZM- Diyalektik Materyalizmin Yasaları
- Sabırsızlık Zamanı
- 16 Oca
- 3 dakikada okunur
Bir önceki yazımızda idealizm ve materyalizm arasındaki farklara değinmiştik. Bu yazımızda ise diyalektik materyalizmin temel yasalarını ayrıntılarıyla ele alacağız. Bu yasalar, yalnızca doğanın işleyişini değil, tarihsel ve toplumsal süreçleri de açıklamak için bir araçtır. Marx ve Engels’in de belirttiği gibi, diyalektik materyalizm yalnızca bir düşünce metodu değil, aynı zamanda toplumsal değişimlerin dinamiklerini anlamak ve değiştirmek için bir rehberdir.
1)Karşıtların Birliği ve Mücadelesi Yasası
Her şey kendi içinde çelişkiler taşır. Bu çelişkiler, hareketin ve değişimin temel kaynağıdır. Engels’in de vurguladığı gibi, “hareket çelişkiden doğar.” Çelişkiler, doğada, toplumda ve düşüncede sürekli bir mücadele yaratır. Bu yasa, iki temel unsuru içerir: karşıtların birliği ve karşıtların mücadelesi.
Doğal süreçlerdeki değişimler, karşıt güçlerin mücadelesinin bir sonucudur. Örneğin, kimyasal reaksiyonlar zıt elementlerin birleşimiyle gerçekleşir. Pozitif ve negatif yüklerin etkileşimi, maddenin hareketini ve enerji dönüşümlerini açıklar. Engels, doğa bilimlerinden örnekler vererek, bu karşıtlıkların diyalektik materyalizmin temellerini oluşturduğunu gösterir.
Toplumlar da çelişkilerle doludur. Kapitalist üretim ilişkilerinde burjuvazi ve proletarya arasındaki karşıtlık, bu mücadelenin tarihsel bir örneğidir. Burjuvazi, üretim araçlarının sahibi olarak zenginliğin çoğunu kontrol ederken, proletarya emeğiyle bu zenginliği yaratır. Ancak proletarya, bu emeğin karşılığında yalnızca sömürülür. Bu çelişki, sınıf mücadelesini doğurur. Marx ve Engels, “Bütün tarihin sınıf mücadelelerinin tarihi olduğunu” belirterek bu çelişkinin tarihsel önemini vurgulamışlardır.
Felsefi düşünce de çelişkilerle ilerler. Hegel’in diyalektiği, fikirlerin çelişkiler yoluyla geliştiğini savunur. Ancak Marx ve Engels, Hegel’in idealist diyalektiğini tersine çevirerek, bu sürecin maddi dünyadan kaynaklandığını ve onun üzerine inşa edildiğini gösterir.
Nicel Değişimlerin Nitel Değişime Dönüşümü Yasası
Bu yasa, bir süreçte meydana gelen küçük, birikimli değişimlerin belirli bir eşiği aştığında büyük, niteliksel bir dönüşüme yol açtığını ifade eder. Engels, bu yasayı doğa bilimlerinden örneklerle açıklar: Su, 100°C’ye kadar ısındığında hala sıvıdır; ancak 100°C’ den sonra buhara dönüşerek niteliksel bir sıçrama gerçekleştirir.
Bir diğer örnek kimyadan verilebilir. Oksijen (O2) ve Ozon (O3) bu moleküllerdeki atom sayılarının farklı olması bu kimyasal bileşiklere farklı özellikler getirir.
Toplumsal devrimler, bu yasanın en açık örnekleridir. Kapitalist toplumda biriken çelişkiler, devrim anında nitel bir sıçramaya yol açar ve toplumun üretim biçimi kökten değişir. Feodalizmin içindeki burjuva sınıfının güçlenmesi, zamanla bu sistemin sınırlarını aşmış ve Fransız Devrimi gibi büyük dönüşümlere yol açmıştır. Aynı şekilde kapitalizm de kendi içinde biriken çelişkilerle aşılacak ve yerini sosyalizme bırakacaktır.
Bu yasa, günlük hayatımızda da kendisini gösterir. Bir çocuğun büyümesi, nicel bir değişimdir; ancak bir noktada ergenliğe geçişle birlikte nitel bir dönüşüm yaşanır. Bilimde ise, bir teorinin sürekli test edilmesi ve yeni verilerle zenginleştirilmesi, sonunda tamamen yeni bir paradigma doğurur. Örneğin, Newton fiziği uzun yıllar boyunca geçerliydi; ancak birikimli keşifler sonunda Einstein’ın görelilik teorisine zemin hazırladı.
Olumsuzlamanın Olumsuzlanması Yasası
Bu yasa, bir sürecin kendi karşıtına dönüşerek aşılmasını ve bu aşılmanın ilerlemeli bir gelişim yaratmasını ifade eder. Engels, bu süreci doğadan ve tarihten örneklerle açıklar. Olumsuzlama, bir önceki durumun tamamen reddedilmesi değil, onun içindeki ilerici unsurların korunarak yeni bir düzeye taşınmasıdır.
Tohum, olumsuzlanarak filize dönüşür. Filiz, bir noktada olumsuzlanarak ağaca dönüşür. Ancak her aşama, bir öncekinden daha karmaşık ve gelişkindir. Doğa, bir önceki aşamayı yok etmez; onun potansiyelini bir sonraki aşamada gerçekleştirir.
Feodalizm, köleci toplumun olumsuzlanmasıdır. Ancak feodalizm, köleci topluma göre daha gelişkin bir üretim biçimi sunmuştur. Feodalizmin burjuvazi tarafından aşılması, kapitalizmin doğmasına yol açmıştır. Şimdi ise kapitalizm, kendi çelişkileri içinde boğulmaktadır ve sosyalizm ile aşılacaktır. Ancak sosyalizm, kapitalizmin üretici güçlerini daha ileriye taşıyarak yeni bir toplumsal düzene zemin hazırlar.
Hegel’in diyalektiğinde, bir düşünce tez olarak ortaya çıkar, kendi karşıtı olan antitezi yaratır ve bu çelişki sentez yoluyla aşılır. Marx ve Engels, bu diyalektik yöntemi materyalist bir zemine oturtarak toplumsal gelişim süreçlerine uygulamışlardır.
Diyalektik materyalizm, yalnızca teorik bir felsefe değildir. Bu yöntem, toplumsal değişimi anlamak ve dönüştürmek için bir rehberdir. Tarihsel materyalizm, bu yöntemin toplumlara uygulanmış halidir. Tarihsel materyalizm, toplumların üretim biçimlerine, sınıf mücadelelerine ve çelişkilerine odaklanır.
Marx, “Filozoflar bugüne dek dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumladılar; oysa asıl mesele, onu değiştirmektir,” diyerek diyalektik materyalizmin devrimci doğasını vurgulamıştır. Bu yöntem, yalnızca doğayı ve toplumu anlamayı değil, aynı zamanda onu dönüştürmeyi hedefler.
Comments