top of page

KÜRT HALKI DEVRİMLE ÖZGÜRLEŞECEK!

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 10 May 2024
  • 3 dakikada okunur

“Başka bir aşk istemez

Aşkınla çarpar kalbimiz

Ey Vatan göz yaşların dinsin

Yetiştik çünkü biz.”


Var olduğu yurdunu koruma, imar etme, toplumsal-kültürel-ekonomik gelişim sağlama ve orayı güzelleştirme uğruna bitmez tükenmez çaba sarf etme tarih boyunca insanlığın en temel uğraşları olmuştur. Toplumsal bir varlık olarak insanın düşüncesi, yaşayışı, dili, kültürü, tarihi, inancı, değerleri yaratıldığı topraklarda şekillenmiş ve yaşantısı kendi ülkesinden ayrılmaz bir parça olmuştur.

Tarihin şimdilik kanıtladığı insanlığın beşiği, insan türünün toplumsallaşıp esas özelliklerini ortaya çıkardığı, siyasal, askeri (öz-savunma), hukuki ve ekonomik kültürleşmenin buradan saçılıp dünyanın dört bir yanına yayıldığı, Zagros ve Toros dağ eteklerinden Fırat ve Dicle nehir vadilerine uzanan coğrafya, Kürdistan. Kadim Kürt halkına, Ermenilere, Asuri/Süryanilere, Türkmenlere, Araplara, birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmıştır.

Farklı ulusların, dinlerin, mezheplerin eşitçe-dostça yaşadığı bu ülkede Kürt halkı emperyalist-kapitalist devletlerce ilhak edilerek yapay sınırlar içerisine hapsedilmiş ve Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkı mücadelesini bastırabilmek için işçi-emekçileri etnik ve dini farklılıklarından dolayı kutuplaştırmaya çalışmıştır. Burjuva cumhuriyetin kuruluşu sonrası inkar, imha, asimile etme ezilen ulus ve ulusal toplulukları, din ve mezhepleri sindirebilmek için bir yöntem olarak belirlenmiş ve uygulanmıştır. O günden bu yana yönetime gelen bütün iktidarlar tarafından darbeleri de içeren imha ve ilhak politikaları uygulanmış; ezilen uluslar olan Ermeniler, Kürtler, Rumlar ve ezilen inanç topluluğu olarak Aleviler bütün bu süreç boyunca çeşitli katliamlardan geçirilmişlerdir.

"Burjuva cumhuriyetin kuruluşu sonrası inkar, imha, asimile etme ezilen ulus ve ulusal toplulukları, din ve mezhepleri sindirebilmek için bir yöntem olarak belirlenmiş ve uygulanmıştır." (spot)

Kürt halkının özgürlük mücadelesinin yükseldiği 90’lı yıllarda köyler jandarma ve komando baskınlarına uğradı, insanlar köy meydanlarında toplanarak işkencelerden geçirildi. Binlerce insan zindanlara konuldu, kontrgerilla saldırıları sonucu devrimciler katledildi. Dört binin üzerinde köy askerler tarafından zorla boşaltıldı, milyonlarca Kürt yaşadığı yerleşim alanından zorla göç ettirildi. Korucu olup kendi halkının evlatlarına kurşun sıkmayı kabul edenler kaldılar, bu onursuzluğu kabul etmeyenler ise tehcir edildiler.

"Bunca acı, katliam ve baskı kalpleri taşlaşmış zalimlerin yanına kalmayacak ve biz gereken cevabı devrimle vereceğiz." (spot)

Elbette ki bu baskı, sömürü, yok ediş karşısında Kürt halkı ve Kürt halkının gençleri, kadınları olarak hiçbir zaman çözümsüz değildik. Bugüne kadar faşist devlet tarafından yerimizden, yurdumuzdan edildik, topraklarımız talan edildi, köylerimiz, hayvanlarımız yakıldı, doğamız katledildi. Bizler bu tarihsel hafızamızla devrimci bilincimizle ve irademizle Kürt gençliği olarak öncü rol ve misyonumuzu üstlenip örgütlenmeliyiz. Çünkü Lenin’in de belirttiği gibi “Gençlik, özellikle işçi ve öğrenci gençlik devrimin motor gücüdür”. Bundan dolayı bu belirlemeden yola çıkarak ulusumuzun devrimci mücadele ile özgürleşmesi için öne çıkmalıyız.

Gençliğin en geniş kesimleri, genç kadınlar, genç işçiler, bizler gibi ezilen toplumun tüm kesimlerini devrimci saflarda birleştirmeli, örgütlenerek yılmadan, yorulmadan mücadele saflarını genişletmeliyiz. Bunca acı, katliam ve baskı kalpleri taşlaşmış zalimlerin yanına kalmayacak ve biz gereken cevabı devrimle vereceğiz.

Gençlik her zaman toplumun örgütlü ve öncü gücü olmuş, içinde uzlaşmaz devrimciliğin duygularını barındırmış ve bu sayede insanlığın sınıflı toplumlara verdiği mücadelede zaferin teminatı olmuştur.. Faşizme karşı verilen mücadele yetersiz olabilir ama mücadele devam ediyor, faşizmden hesap soruluyor. Tam da gençlik bitti, tasfiye oldu denilen bir dönemde kayyum atamalarına karşı Kürdistan’da Wan ve Colemerg gençliği iradelerini gasp etmeye çalışanlara müthiş bir cevap verdi, her alanı, her sokağı direniş alanına çevirdi. Türkiye’de ise devrimci gençlik metropollerden Kürdistan gençliğine güçlü bir selam çaktı. İşte birleşik devrim ruhu burada idi ve sonuç alıcı eylemselliklere girişildi. Her şeyin ancak mücadeleyle kazanıldığını, mevcut durumun mücadele ile değişebileceğini tekrar görmüş olduk.

Bir düşman gerçekliği var, biz istemesek de kendimizi içinde bulduğumuz bir savaş gerçekliği var. Varlığımızı inkar eden, dilimizi yok sayan, irademizi tanımayanlara karşı vakit bilincimizi eyleme geçirme vaktidir. Devrim, zafer, birlik ruhuyla mücadele etmeye devam edilmelidir.

Bu vesileyle yeni bir Mayıs ayına “Ölümsüzleşenler Ayına” girerken, özgürlük ağacını kanlarıyla sulayan, birleşik devrim ve sosyalizm mücadelesinde toprağa düşenleri saygı ve minnetle anıyoruz. Ölümsüzleşenlerimize bağlılığın gereği bir kez daha anılarını mücadelemizde yaşatacağımızın sözünü veriyoruz!

Yaşasın Halkların Mücadele Birliği!


Heval Serdar

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
MARKSİZM 101: TARİHSEL MATERYALİZM

Tek cümleyle özetlemeye çalışırsak tarihsel materyalizm, Marksizm biliminin tarihsel gelişmeye uygulanmasıdır. Ancak bu yazıda tek bir...

 
 
 

Comments


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page