top of page

“Kim Geleceksiz? Burjuvazi mi, Gençlik mi?”

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 2 Mar 2022
  • 3 dakikada okunur


Sosyalizm dışındaki tüm toplumsal sistemlerde gençlik egemen olan sınıfın bir biçimiyle tahakküm altına aldığı, kendi tarafına çekmek için uğraştığı, kendi devlet kadrolarında, ordusunda yer aldığı bir kesim olmuştur. Şu an yaşadığımız kapitalist toplumda da bu geçerlidir. Devrimin lokomotif güçlerinden biri sayılan gençlik egemen sınıf olan burjuvazi tarafından sömürülmekte, kapitalizmin çarkları altında ezilmekte ve geleceksizliğe mahkum edilmektedir.

Pandemiyle birlikte ekonomik ve siyasi kriz eskisinden daha çok etkisini gençler ve toplumun tüm kesimleri üzerinde gösterdi. Küresel çapta olan çöküşe pandemi de eklenince durum burjuvazi için içinden çıkılmaz bir hal aldı. Doğasında krizleri barındıran kapitalizm bu süreci ne yapsa ne etse de kendi kontrolü altına alamayacak. Bu süreçte ise işçi sınıfının, kadınların, gençlerin, LGBTİ+’ların yaşadığı sorunlar daha da arttı. İşçi sınıfı ücretsiz izne çıkarıldı. Covid olanlarla ayı iş yerinde çalıştırıldı, maaşlarında kesintiler oldu. Kadınlar, LGBTİ’lar bu süreçte öldürülmeye devam edildi. Taciz ve tecavüze maruz bırakıldı. Gençlik ise gelecek kaygısını daha da derinden hissedip intiharlara sürüklendi. Tüm bu olumsuzluklara rağmen dünyada mücadele bitmedi, aksine artarak güçlendi. Kadınların hareketi, eylemleri yükseldi. İşçi grevleri geçmişe nazaran artmaya devam etti. Gençlik tüm eylemlerde başı çekti.

Sistem çökerken kalan bu enkaz ise emekçi sınıfların hayatlarını yıkıma uğrattı. Bu yıkım bize açlık getirdi. 70 yaşında insanlar sokakta baktığı çocuklar için ekmek dilenecek duruma geldi. Bu yıkım doğayı talan etti. Pandemi sürecinde doğanın yıkımı hız kazanarak devam etti, yaz aylarında birçok orman yangını oldu fakat, devlet bilerek bu yangınlara müdahale etmedi. Nice canlı yok oldu. Bu yıkım bize savaş getirdi. İnsanlar evlerinden oldular. Kendi yaşadığı toprakları bırakıp ya yürüyerek ya da bir gemide yok olmaya sürüklendiler. İşçi sınıfı ise her zamankinden daha fazla sömürüldü. Patronun arabası kirlenmesin diye bagajında götürüldü. Cansız bedeni üstüne gazete örtülüp yol kenarına atıldı. Eve getirecek bir lokma ekmek bulamadı.

Bunca üretilen meta varken üretim anarşizmi bu kadar yoğunken işçiler kendi ürettikleri mallara sahip olamıyor. İnşaat işçileri en güzel evleri yapıyor, ama barakalarda yaşıyor. Temizlik işçileri en güzel evleri temizliyor, ama kendi evini temizlemeye zamanı kalmıyor. Gıda fabrikasında çalışan bir işçi kendi ürettiği malı evine götürüp sofrasına koyamıyor.

Hal böyleyken, burjuvazi yarattığı nice savaş ,kriz, sorun ve yıkıma karşı çözümsüz kalıyor ve geleceği temsil eden gençliği geleceksiz bırakmaya çalışıyor. Gençlik okula gitmeye çalışıyor ama otobüs parası yok. Okumak için alacağı test kitaplarına parası yok. Okulda acıkırsa kantine, yemekhaneye verecek parası yok. Barınmak isterse KYK ya da tarikat yurtları önüne çıkıyor. İkisinde de bir ton sorun yaşıyor. Gençlik kelimenin gerçek anlamında öldürülmeye çalışılıyor.

Bu kadar derin siyasi ve ekonomik krize karşı gençlik sesini de çıkarmıyor değil. Sokak röportajları bize iyi bir örnek sunuyor. 12-13 yaşındaki çocuklar bile her şeyden haberdar. Mikrofon sokakta hangi gence yönelirse yönelsin diyecek bir sözü var. Söyleyecek bir sorunu var. Gençler bu düzenden bıkmış durumdalar. Hepsi aynı sorunlardan bahsediyor. Hepsi dert yakınıyor. Kimi genç insan çözümü yurt dışına gitmekte buluyor. Kimisi ise bu düzene geçit vermemeyi, bu düzeni alaşağı etmek istiyor.

Düzeni alaşağı etmek isteyen devrimci, demokrat, yurtsever gençlik liselerde, üniversitelerde, kaldıkları yurtlarda faşist saldırılarla karşı karşıya kalıyor. Bu da yetmezken aileleri aranıyor, aileleri üzerinden baskı kurulmaya çalışılıyor, bu saldırı da tutmadığında tutuklama terörüyle karşılaşıyor. Mücadele etmek isteyen gençlik tehdit ediliyor, kaçırılıyor, ajanlaştırılmak isteniyor. Bunca fiziksel ve psikolojik baskının yanı sıra devlet gençliği kendi ideolojisiyle çürütmeye çalışıyor. Dinci faşist bir gençlik yaratmak için medyada devrimci, demokrat, yurtsever gençliği düşman olarak gösteriyor. Okullarda dinci-gerici bir eğitim veriyor. Gençliği tarikat yurtlarında barındırmak istiyor.

Sonuçta devlet ne kadar saldırırsa saldırsın devrimci, demokrat, yurtsever gençliğin iradesini teslim alamıyor. Gençlik bunlara boyun eğmiyor. Yıllar boyu mücadele eden gençlik 2022 yılında da mücadelesini kararlı bir biçimde devam ettirecek. Faşizm elinde bu kadar imkanla saldırırken bu onun güçlü olduğunun değil, güçsüz olduğunun işaretidir. Onlar %1 ise, biz işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar %99’zuz. Bu savaşın kazananı mutlaka gençlik olacak.

Doksanlardan beri var olan devrimci durum günümüzde de önemini sürdürüyor. Emperyalist, kapitalist sistem sıçramalı bir şekilde çökerken devrim ise sıçramalı bir şekilde yükseliyor. Onlar kaybetmeye mahkumken bizim kazanmaktan başka çaremiz yok. Yaşadığımız topraklarda bunca açlık, yoksulluk, sefalet varken kitleler evinde beklemiyor. Kitleler ayaklanmacı bir ruh haline bürünüyor. Gezi’de, 6-8 Ekim’de gördüğümüz ayaklanmacı ruh hali önümüzdeki ayaklanmalara ışık saçıyor. Bizlere bulaştırmak istedikleri korku, yılgınlık gibi olgular bu toprağın insanları tarafından aşılıyor. Korku eşiğini aşıyoruz. Asıl korkan onlar. Kaybetmeye mahkum olan onlar. Çünkü artık burjuvazi her anlamda kültüründen, üretim ilişkilerine, toplum yaşamından, sanata, edebiyata, devlet aygıtına kadar tamamen gericileşmiş ve insanlığa hiçbir gelecek sunamaz haldedir!

Toplumun, gençliğin insanca yaşanacak, özgür bir geleceğe ihtiyacı var. İşte, bu gelecek ancak ve ancak bu barbarlara bu kapitalist sisteme karşı savaşmakla kazanılır. İnsanca bir yaşamın, gelecek kaygısının, açlığın, yoksulluğun, sefaletin, işsizliğin, ölümlerin, savaşların olmadığı insanın insanca değer gördüğü bir sistem ancak sosyalizm ile mümkün! Sosyalizm ise ancak bu sistemi yıkarsak gelir. Ancak mücadele edersek, örgütlenirsek ve bu mücadeleyi zaferle taçlandırırsak mümkün olur. Bu yüzden liseli, üniversiteli genç arkadaşlar; Devrim İçin Devrimci Öğrenci Birliği Saflarına!


Adana’dan Bir DÖB’lü

Opmerkingen


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page