top of page

Kazanacak Zaferlerimiz Var!

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 12 Ara 2020
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Ara 2020


Liseli öğrenciler olarak hepimizin sorunları ortak ve bu sorunların çözümü de ortak. Bugünlerde liseli öğrenciler olarak hepimiz yaşadığımız bu ortak sorunlardan dolayı doğru düzgün bir eğitim alamıyoruz. Bu sorunların başında herkesin dikkatini çeken ve hepimizin muzdarip olduğu uzaktan eğitim var, peki kaç kişi alabiliyor bu eğitimi? Devletin uzaktan eğitim için doğru düzgün altyapı ve müfredatı ayarlayamaması ve EBA'nın sürekli çökmesi bir yana, öğrencilerin bu eğitim için gerekli materyalleri ve bu eğitim için uygun maddi koşulları var mı? Daha geçtiğimiz haftalarda uzaktan eğitim almak için, telefonu çekmiyor diye çatıya çıkıp hayatını kaybetti bir öğrenci, kaldı ki çoğu öğrencide telefon bile yok. Evinde interneti olmayan, telefonu, tableti, bilgisayarı olmayan bu kadar fazla öğrenci varken uzaktan eğitimden bahsetmek akıl işi midir? Zaten aylarca süren pandemi döneminde çoğumuz iş bulmanın, geçimini sağlamanın derdindeydik ve işin ne olduğu çok fark etmiyordu. İster tekstil, ister garsonluk, ister sanayi veya farklı bir ağır iş, hangi iş olduğu fark etmiyor. Bu koşullarda yaşayan liseli öğrenciden beklenen ise canlı derslere girip üniversiteye hazırlanması. Ve diğer öğrencilerin durumu liseli öğrencilerin durumundan farksız.

Liselilerin belli kesimlerinden duyduğumuz bu tepkileri şimdi, tüm öğrencilerden duyuyoruz. “Madem bir maske yeterliydi, neden en başta kapattınız okulları?” diye haklı olarak soruyoruz. Zaten okulların birden kapanmasıyla bizlerin eğitimi yarıda kalmışken, liseye başlamak üzere olan ya da liseye yeni başlayan bir öğrenci istediği liseyi seçebilecek mi? Meslek lisesi okuyup da bölüm seçecek bir öğrenci istediği bölüme gidebilecek mi? Üniversite sınavına hazırlanan öğrenci istediği bölüme veya üniversiteye yerleşebilecek mi?

Bu sorulardan en az birini soruyor liseli öğrenciler, liseliler olarak bu sorular kafamızı kurcalarken, bir de Milli Eğitim Bakanı’nı da anmadan edemeyiz. Liselerde adı bu kadar anılan bu Milli Eğitim Bakanı biz öğrencilere ‘fırsat eşitliği’ sunuyor. Peki biz bu fırsat eşitliliğinden yararlanabiliyor muyuz? Kocaman villasının bahçesinde portakal suyu içerek ders çalışan öğrenci ile, gecekonduda veya bir apartman dairesinde yaşayan ve sehpanın üzerinde ders çalışan bir öğrenci aynı okulda, aynı lise ve üniversitede okuyabiliyor mu, yoksa bu fırsat eşitliliği sadece sözde kalan bir şey mi? Çoğu liseli öğrenci okula gitmek için yol parasını denkleştirmeye çalışırken, hiç kimse bizi tüm öğrenciler için fırsat eşitliği olduğuna inandıramaz. Ne okullarda, ne de memlekette hiçbir yerde gerçek eşitlikten söz edemeyiz.

Okullar başta meslek liseleri olmak üzere tamamen bir ticarethaneye dönüşmüş halde. Her sene toplanan A4 kağıdından, yapılacak olan bir törene kadar hep bir yerden kar sağlamaya çalışan müdür ve yardımcıları, bizleri öğrenci olarak değil, ağzı açık bir cüzdan daha doğrusu müşteri olarak görüyor. Tüm öğrenciler bunun farkında, her öğrenci bununa ilgili okulunda yaşadığı olaylardan birini örnek verebilir. Özellikle meslek liselerinde bu sömürü daha da başka. Meslek liselerinde daha bölümü seçer seçmez haberi verilen staj sömürüsü var. Okullar meslek liselerinde tamamen fabrikaya, ucuz işgücü çalıştırılacak tesislere dönüyor, hatta bu ticarethane olan okul diğer fabrikalarla öğrencileri çalıştırmak üzerine anlaşıyor. Meslek liselerinde okuyan öğrenci bölümü seçiyor ve stajını okulun anlaştığı fabrikada staj yapıyor, bu fabrika bazen seçtiği bölüm ile alakasız bile olabiliyor, 12 saat boyunca çalışıp karın tokluğuna bile yetmeyecek kadar maaş veriliyor ‘işçilere’, pardon öğrencilere. Bu stajda eğitim almıyor, bütün gün eğitiminden alakasız işler yapıyor. Meslek liselerinde öğrencileri üniversiteye değil anlaştıkları fabrikalarda çalışmaya hazırlıyorlar. Bizlere okulda bölüm seçme hakkı veriliyor, ama seçtiğimiz bölümden gideceğimiz staja ve lise bittikten sonra çalışacağımız yere kadar kendi planlamalarını yapmışlar zaten anlaştıkları patronlar ile.

Kapitalist eğitim sisteminin ahmaklıklarını anlatacak örnek çok. Ama bu sorunların farkına vardıysak, bu sorunları yaşıyorsak yapmamız gereken bu sorunları kabul edip, “Yapacak bir şey yok” deyip durduğumuz yerde oturmak mı? Bu sorunları kabul edip bu sorunları yaratanları eleştirmek bizi bu sorunlardan kurtarmayacak. Bunu hepimiz biliyoruz.

Tüm liseli öğrenciler! Bu sorunlar karşısında ya sessiz kalacağız ve ömrümüzün sonuna kadar bu sorunları görmezden gelmeye çalışacağız, ya da bu sorunlara karşı hep birlikte mücadele edeceğiz. Bu sorunlar görmezden gelinecek sorunlar değil. Bu sorunlar ileride yaşayacağımız hayatları şekillendiriyor ve bu sorunlar hiçbir zaman peşini bırakmayacak. Tam biri bitti derken başka bir sorun karşımıza çıkacak ve bu sorunlarımızın hepsi birbiri ile ilintili. Bu sistem sadece bizi değil gün boyu çalışıp zar zor ailesini geçindiren işçi, emekçi ebeveynlerimizi de sömürüyor. Elindeki telefonu, ayağındaki ayakkabıyı, etrafında gördüğün her şeyi, Dünya'yı yaratan işçiler ama bunların hepsinden mahrum bırakılan, değil kendi ürettiğini, temel gereksinimlerini karşılayacak bir maaş bile alamıyor. Sence de bu sistem alçak değil mi? Çoğu insan bu gerçeklikleri fark edemiyor. Ama sen bunu fark etsen bile bu sisteme karşı mücadele etmeyecek misin? Etmen gerekmiyor mu?

Eğer bu sorunların bilincindeysen, ailelerimizi sömüren, baskı altına alan ve aynı zaman da bizi de geleceksizleştiren bu sisteme karşı harekete geçelim! Mücadele edelim, bizi geleceksizliğe, intiharlara, psikolojik sorunlara, hastalığa çaresizliğe maruz bırakan bu sisteme karşı! Bizleri yıkık dökük binalarda ölmeye mahkum edenlere karşı öfkemizi bileyelim!

Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok, kazanacak zaferlerimiz var.

Örgütlenelim, birlikte yürüttüğümüz bu mücadeleye sen de katıl, yeni bir dünya için dövüşelim!

Ve ben bu yazıyı bitirene kadar okullar yine uzun bir tatile girdi. :)


İstanbul’dan Liseli Bir DÖB’lü

Comentarios


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page