top of page

KAZAKİSTAN AYAKLANMASI BİZ GENÇLERE NE ÖĞRETİYOR?

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 2 Mar 2022
  • 2 dakikada okunur


Yeni yılın ilk günlerinde birçok ülkede akaryakıta, gıdaya, temel ihtiyaçlara zam yapıldı. Kapitalizmin küresel çöküşü kapitalist ülkelerin ekonomik ve siyasal anlamda ciddi krizlerle karşılaşmasına yol açtı. Zamlar, alım gücünün günden güne azalması, yönetim krizleri, emekçi halkların, işçi sınıfının mücadelesinin yükselişini beraberinde getiriyor. Bugün, ayaklanmalar ve devrimler yüzyılı olarak ortaya koyduğumuz 21. yüzyılda, her yıl dünyanın birçok bölgesinde, birçok coğrafya da emekçilerin, işçilerin sokakları zapt ettiği çok ciddi ayaklanmalar ve kitle hareketleri yaşanıyor. Dünyada güçlü bir devrimci bir dalga yükseliyor.

2022’nin ilk günlerinde, 4 Ocak’ta Kazakistan halkı, akaryakıta ve temel ihtiyaçlara yapılan zamlar sebebiyle sokaklara döküldü. Ve öfkeli bir halkın neler yapabileceğini bizlere bir kez daha gösterdi. Esasında ilk günlerinde çeşitli tartışmalara yol açan bir ayaklanmaydı. Çünkü emperyalistler ve kapitalistler, her ayaklanmaya, ayaklanmayı farklı yönlere çekmek ve aslında devrimci karakterinden uzaklaştırmak amacıyla bir biçimde dahil olmaya çalışırlar. Eski Sovyet ülkesi Kazakistan’da sistem karşıtı bir ayaklanma elbette emperyalistlerin mahal vermek istemedikleri bir durum olduğundan, emperyalistler ayaklanmaya müdahale etmeye çalıştılar. Ancak temelinde ayaklanma; proleterlerin, emekçilerin akaryakıt zamlarına karşı, aslında kapitalizmin kendisine karşı sokaklara çıktığı bir halk ayaklanmasıydı. Bu, o süreçte Kazakistan Sosyalist Hareketi’nin yaptığı açıklama ile kesinleşmiş oldu. Kazakistan Sosyalist Hareketi de ayaklanmanın tamamen halkın sisteme karşı olan isyanı olduğunu açıkladı.

Kazakistan halkının sokaklara çıktığı ilk gün, devlet Kazakistan’da OHAL ilan etti. Birçok bölgeyi askerler ve polisler ile çevirdi. Halk ise, sokakları terk etmeyerek ordunun, polisin geri çekilmesini, araçlarını terk etmesini sağladı. Şiddetli çatışmaların yaşandığı Kazakistan sokakları, hükümeti önce zam fiyatlarını düşürmeye, sonra tamamen istifa etmeye zorladı. Ayaklanan halk, doğrudan belediyelere, devlet kurumlarına, polis ve askerlere yöneldi. Yani kapitalist sistemin baskı aracı olan devletin bütün sinir noktalarını zorladı. Halk devlette, devletin kolluk güçlerinde onları arabalarını bırakıp kaçıracak kadar büyük bir korku yarattı. Halkın gücünü küçümseyenlere ‘isyan eden halk böyle olur’ dercesine...

Bu noktada ayaklanmaların genelini değerlendirirken şu soruları yeniden sormak gerekir: Kapitalizmde her şey demek olan paradan, yani aslında insanca yaşam koşullarından yoksun olan işçi- emekçi halklar... Yokluk ve sefaletin, güçsüzlüğün içinde nasıl kendiliğinden hükümetleri devirecek, koca devlet kurumlarını işgal edecek bir güce dönüşebiliyor? Ve bu güç doğru bir hedefe yöneltildiğinde, gerçek bir zafer ne kadar yakındır?

İşçi sınıfı, emekçi halklar ve ezilen bütün kesimler, sokaklara çıktığında ve sistemin sinir merkezlerine iktidara yöneldiğinde, karşılarında koskoca ordusu ve binlerce polisi olan devlet, ayakta duramaz.

Belki önümüzdeki günlerde farklı ülkelerde, belki de bulunduğumuz ülkede bir ayaklanma ile karşı karşıya kalabiliriz. Ve ayaklanmaların önemli bir kısmını oluşturan biz gençlerin bu ayaklanmalardan çıkarması gereken dersler var. Özelde Kazakistan ayaklanmasının bizlere öğrettikleri ise çok fazla. Bunlardan en önemlisi, öncelikle halkın ve sokağın çok büyük bir güç olduğu. İkincisi bu gücün örgütlülüğe ve doğru hedefe kilitlenince zafer kazanabileceği gerçeğidir. Üçüncüsü ise işçi veya öğrenci gençliğin kendi sorunlarını çözmek için her halükarda sokakta ve ayaklanmalarda hedefini şaşırmadan sonuna kadar mücadele etmesi gerektiğidir!

Nazlı Can

Comments


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page