
KAPİTALİZMİN ZORUNLU SONUCU “GENÇ İŞSİZLİK”
- Sabırsızlık Zamanı
- 3 Mar 2022
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 15 Ara 2022
Derinleşen ekonomik krizin etkilerini hayatımızın her alanında hissettiğimiz bugünlerde, gençliğin temel sorunlarından birisi de işsizliktir. DİSK-AR’ın yayımladığı rapora göre işsiz sayısı 8 milyon 45.000 kişiyken, gerçek işsizlik oranı %22,1, genç işsizlik ise %22,3 gibi yüksek bir orandadır. Hepimizin tanık olduğu ve gündelik hayatımızın her alanında tesirde bulunan bu olgunun etkilediği gençliğin geniş kesimleri, giderek tekelci kapitalizm ve gerici eğitim sistemi tarafından üretimin dışına atılmakta ve yedek sanayi ordusuna dahil olmaktadır. Okul sıralarında geleceklerinden ümitsiz olan öğrenci gençlik, milyonlarca işsiz üniversite mezunu, ataması yapılmayan senelerce sınava hazırlanmak zorunda kalan öğretmen ve farklı meslek adayları, işçi ve emekçi ailelerin çocukları olarak bizler temel eğitim hakkından yararlanamıyoruz ve işsizlik gençlik dahil olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin güncel bir sorunu durumunda.
Milyonlarca işsiz genç olarak veya işsiz ailelerin evlatları olarak, her anlamda hayatın dışına itiliyor, kendi zevk ve yeteneklerimizi açığa çıkarıp geliştirecek imkânı bulmayı bırakın, insanlığın en temel ihtiyaçları olan beslenme ve barınma hakkımız elimizden alınmış bulunuyor. Sosyalizmin planlı devlet ekonomisinin aksine, korkunç bir rekabet ve emek sömürüsü içinde debelenen kapitalist ekonomi bizlere yetenek ve becerilerimize göre bir iş imkânı sunmuyor. Aksine kapitalist sistem içerisinde biz gençliğe sunulan tablo kendi ilgi alanlarımız ve becerilerimiz dışında emek cehenneminin ortasında çalışmak ve her an işten atılma riskiyle karşı karşıya kalmaktır. İşçinin işten kovulması yani yaşamdan kovulması asgari düzeyde bile olsa hayatını idame ettirmesini sağlayacak geçim araçlarından yoksun kalması zaten korkunç yaşam koşullarında yaşayan gençleri ciddi bir çıkışsızlığa itmektedir. Yaşadığımız topraklarda; parasız, bilimsel, özerk ve anadilimizde eğitim alamıyor oluşumuz, üniversitelerin ihtiyaca göre açılmayıp kar kapısı olarak ve ideolojik amaçlarla her yol ağzına fakülte açılıyor olması ve ekleyebileceğimiz birçok sebep, temel olan ekonomik krizin yanında bizleri işsizlik kıskacına iten politik sebepler olarak sıralanıyor. Ekonomik ve politik krizle birlikte bugün gençlik umutsuz, yarınını göremeyen ve daha küçük sayılabilecek yaşlarda ülke gündemiyle, politik gelişmelerle ilgilenir durumda. Yapılan bir araştırmaya göre ülkedeki ekonomik koşullar nedeniyle geleceksizlikle karşı karşıya olan gençlerin %72,9’u imkânı olduğunda yurt dışına çıkmak istediğini söylüyor. Birçok arkadaşımız yarı zamanlı işlerle hayatta kalmaya çalışırken kimi arkadaşlarımız intihar ediyor. Henüz yeni mezun olmuşken binlerce lira öğrenim kredisi borcuyla karşı karşıya kalıyoruz. Farklı meslek gruplarında, meslek hayatına henüz başlayamadan patronların kölesi olarak staj sömürüsüne tabii oluyoruz. Kısacası kapitalizmde kronik bir sorun haline gelen işsizlik özelde biz gençlik açısından yaşamdan kovulma, binbir zorlukla karşı kaşıya gelme anlamına geliyor.
Önümüze çözüm olarak sunulanlara (ki kalıcı bir çözüm sunan henüz göremedik) geldiğimizde ise, CHP’nin başını çektiği burjuva muhalefet partilerine bakalım. Hemen hepsi propaganda amaçlı gençlerin işsiz, aç ve hayatından memnun olmadığını dile getiriyor. Ama RTE’nin “İnternet desteğini 2 kat artışla 32 GB’a çıkardık” derken hiç de komik olmayan alaycı söylemini aratmayacak öneriler sunmaktan geri kalmıyorlar. Geçtiğimiz sene Kılıçdaroğlu da işsizliğe çözümü “Her muhtarlığa bir özel kalem müdürü atanırsa mesele biter” önerisiyle dile getiriyordu. Son zamanlarda ise herhangi bir çözüm önerisi sunmamakla birlikte her şeyde olduğu gibi bu konuda da kimsenin içeriğine dair fikir sahibi olmadığı muğlak bir ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ getireceklerini söylemekten başka herhangi bir politikaya sahip değiller. Burjuva muhalefet partilerinin de, onların iktidarda bulunan diğer yol arkadaşlarının bu sorunu çözmek için sahici bir çabası bulunmamakta ve bulunamaz da. Derinleşen ekonomik ve politik kriz ile birlikte henüz adını koyamadıkları ittifaklarının çabasını yürüten reformist partiler ise yükselen öfkenin ve gelen ayaklanmanın farkında olarak, tüm bu sorunları meydana getiren ekonomik sistemle onun devletinin özüne dokunmadan ve hatta yine o devlet adına “devletleştirme” politikası ile kapitalistler uğruna çalıştıklarını açık ediyorlar. Bu doğrultuda hareket eden burjuva muhalefet partileri ve onların dolaylı destekçisi durumundaki sosyal reformistler her ne kadar aksini iddia etseler de, gençliğin yaşadığı sorunları bu düzen sınırları içerisinde çözemezler.
Temelde işsizlik sorunu, emek ve sermaye çelişkisinin ve özel mülkiyet düzeninin bir ürünü ve parçasıdır. Bu özelliği ile, işsiz milyonların çıkarının, işçi sınıfının çıkarıyla ortak olduğunu, nihai kurtuluşun ise işçi sınıfının kurtuluşu ve toplumsal mülkiyetle mümkün olduğunu gösterir. Kapitalist sistemin düzeltilmesi veya reformların yapılması işsizlik sorununu tıpkı başka toplumsal sorunlarda olduğu gibi çözmez, kapitalizmin çöküş aşamasında olduğu günümüzde zaten kapitalizmin reformlar ile düzeltilmesi fikri bir komedidir. Çünkü kapitalizm tekelcileşmiştir, yedek sanayi ordusu giderek büyümektedir ve kalıcılaşmıştır. Geleceksizliğin, psikolojik ve toplumsal yıkımın, işsizliğin ve bunun sonucunda intiharların, hayatlarımızı yerle bir ettiği bugünlerde çözüm işçi sınıfının kurtuluş mücadelesine katılmaktan geçiyor. Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete son vererek, çoğunluğun çıkarları adına el konulmasını hedeflemeyen hiçbir politika kalıcı bir çözüm getiremez, bizlere insanca bir yaşam sunamaz. Bundandır ki işsizler, işçi sınıfı ile birlikte örgütlenmeli ve mücadele etmelidir. Bizi ancak anti-kapitalist bir halk devrimi kurtarır.
Seyit Yaşar
Commentaires