top of page

İstanbul Üniversitesi Öğrencilerine Sorduk

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 11 Mar 2020
  • 5 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 13 Nis 2020

Devrimci Öğrenci Birliği - İÜ


















İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün öğrencilerine yeni yıl hediyesi yemek hakkının tek öğüne indirilmesi, ikinci öğünün on sekiz buçuk liraya çıkartılması oldu. Rektörlük yemekhane işçilerini de es geçmedi; 39 işçiyi de kışın ortasında işten attı. Fakat beklemediği bir tepki gelmiş olacak ki bir hafta içinde kararından vazgeçti. Bu konuda İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden (1.öğrenci) ve Hukuk Fakültesi’nden (2.öğrenci) DÖB’lü öğrencilerle bir röportaj yaptık.



1) Daha önce okulda boyle bir eylemin içinde bulundunuz mu? Deneyimlerinizi aktarabilir misiniz? 1. Öğrenci: Daha önce İÜ Cerrahpaşa'da işten atılan işçilerin geri alınması için yapılan eyleme ve 16 Mart anmasına katılmıştım. Fakat bu kadar geniş bir kitlenin ve farklı kesimlerden öğrencilerin katıldığı bir eylemde yer almamıştım. Yapılan forumlarda nasıl birlikte karar alınıp birlikte hareket edilebileceğini deneyimlemiş oldum. Bir bütün olmanın verdiği güvenle cesur bir tavır sergilediğimi düşünüyorum.

2. Öğrenci: Daha önce Üniversiteme Dokunma eylemine de katılmıştım. O da kitlesel ve farklı kesimlerden öğrencilerin bulunduğu bir eylemdi fakat yemekhane eylemlerinde daha farklı, daha cüretkar ve uzlaşmaz bir tavır olduğunu gözlemledim. Öğrenciler olarak üniversitemizle ilgili kararlarda söz hakkımız olduğunu ortaya koymuş olduk. 2) Eylem nasıl başladı ve süreç nasıl devam etti? 1. Öğrenci: Olaylar aniden alevlendi aslında hiç beklemediğimiz bir tepki geldi öğrencilerden. Fakat duyurunun yapıldığı ilk gün bizler de dahil olmak üzere diğer sosyalist gruplar karara tepki vermek için hazırdı. İlk gün diğer günlere nazaran daha kitleseldi ancak diğer günlerde de verilmesi gereken tepkiyi verebildik. Eylem boyunca her gün forumlar düzenlendi, tüm öğrenciler nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hakkında fikir beyan etti. Eylemin ikinci gününde öğrenciler olarak anayasal hakkımız olan dilekçe hakkımızı kullanmak üzere üniversite önüne geldik, fakat okula girmemiz engellendi. Bunun üzerine öğrenciler olarak hakkımızın gasp edilmesine karşı kapılardan atlayarak kendi okulumuza girmekten vazgeçmeyeceğimizi gösterdik. Buna karşılık polis saldırısı ile karşılaştık. Ama hemen sonrasında forum düzenini tekrardan oluşturup hemen ertesi gün için daha büyük bir eylem ortaya koyduk. Ertesi gün diğer üniversitelerden destek için gelen arkadaşlarla basın açıklaması ve serbest kürsü oluşturduk. Daha sonra önceki günlerde yaptığımız gibi tekrardan yemekhanelerde ses çıkarma eylemleri gerçekleştirdik. Eğer sonuç alamazsak ikinci döneme güçlü bir boykot ile tepkimizi büyütmeye karar verdik.

2. Öğrenci: Rektörlüğün yemek hakkımızı tek öğüne indirmesi ve ikinci öğüne zam yapması ile birlikte öğrenciler hemen ertesi gün eylem yaparak tepki göstermeye başladı. Hemen forumlar düzenlendi ve birçok fakülteden öğrenci bir araya gelerek kararlar aldı. Rektörlüğe ulaşılmazsa büyük bir boykot örgütleme eğilimi daha ilk günden vardı. Aslında eylemin 3 temel talebi vardı: Birincisi tek öğün uygulamasının geri çekilmesi, ikincisi yılın başında yapılan zamların geri çekilmesi ve üçüncüsü yemekhaneden atılan 39 işçinin geri alınmasıydı. Bunun için yemekhanede ses çıkarma eylemleri yaptık, ana kapı önünde eylemler yaptık. Rektörlüğe dilekçe vermek için okulumuza girmek isterken özel güvenliğin engeliyle karşılaştık ve "Siz içeri almazsanız biz işte böyle gireriz" diyerek kapıdan atlayan öğrenciyle birlikte hepimiz kapıya yönelik. Bu sırada polisin saldırısına uğradık. Evet, kendi okulumuza girebilmek için polis tarafından coplandık, hakarete uğradık. Fakat bu bize geri adım attırmadı, forumlara ve yemekhanede ses çıkarma eylemlerine devam ettik. Diğer arkadaşımın da anlattığı gibi bundan sonra ertesi gün daha güçlü bir eylem yaptık. Serbest kürsüde DÖB olarak söz aldık ve tüm dünyada yaşanan ayaklanmaları örnek göstererek sadece bu sorunla, sadece bu üniversiteyle sinirli kalmayan uzlaşmaz bir mücadele vermemiz gerektiğini söyledik. Zenginliğine zenginlik katmak isteyen sermayenin şimdi de yemek hakkımızı gasp edemeyeceğini söyledik. Eylemin ruhu ve kararlılığı çok güzeldi. 3) izlenimleriniz ve varsa eyleme dair eleştirileriniz nelerdir?

1. Öğrenci: Alınan karara karşı mutlaka tepki gösterilecekti. Kararın alındığı ilk gün öğrenciler olarak hazırlıksız yakalanmıştık. Bu karardan önce dönem başında alınan bir yemek zammı söz konusuydu fakat sosyalist öğrenciler dışında karara tepki gösterilememişti. Zaten okul yönetimi zamlara karşı verilmeyen tepkiden dolayı kararı kolayca alabileceğini düşündü ama öyle olmadı ilk gün sosyal medya platformları üzerinden kampanyalar başlatılarak tüm kesimlere duyurulmaya çalışıldı. Eylemlerin başlangıcında diğer günlere nazaran daha büyük bir kitle bulunuyordu. Fakat diğer günlerde başlangıçta ki çoğunluğun azalmış olmasına rağmen tepkimiz ilk günkü kadar kuvvetli bir şekilde ortaya koyuldu. İlk gün yapılamayan pankart ve dövizler öğrencilerin mizahı ve öfkesinin bir araya gelmesi ile muhteşem görüntüler ortaya koydu. İstanbul Üniversitesi öğrencileri dışından gelen öğrenciler bizlerle büyük bir dayanışma örneği sergiledi. Çünkü bilinmelidir ki İstanbul Üniversitesi kaybedecek olursa tüm üniversite gençliği bu durumdan olumsuz etkilenecek ve gençliğin üzerine gidilecektir. Eylemler boyunca kazanacağımıza dair çok büyük bir inanç vardı. Ne olursa olsun bu haklı talebimiz mutlaka kabul edilmek zorundaydı ve kabul ettirilecekti. Bu inanmışlık duygusu İstanbul Üniversitesi geleneğinden geliyordu Denizlerden geliyordu. Hatta eylem boyunca düzenlediğimiz forumlarda bile sürekli bir gelenekten bahsediliyordu. Ve eylem gelenek boyunca yaşatılmaya çalışıldı. 2. Öğrenci: Eylemler boyunca gerçekten herkesin gözü Beyazıt'taydı. Öğrencilerin rektörlüğe karşı tavrı birçok basın yayın organında yer aldı ve benzer problemlerin yaşandığı diğer üniversiteler için de bir örnek oluşturdu. Hemen sonuç alınamayacak olursa nasıl bir yol izlenmesi gerektiği çokça tartışıldı ve herkes sözünü söyledi. Forumlar yapılması, her fakülteden temsilciler seçilmesi, hiç beklemeden boykota başlanması gibi öneriler geldi. Yemekhanede ses çıkarma eylemleri insanlara çok enerji kattı bence. Orada çalışan işçilerin de bizi destekliyor olması güzeldi. Olumsuz eleştiriler de yapılabilir elbette. Mesela ana kapı önünde saldırıya uğradığımız gün, kapıya çıkıp içeri atlayan arkadaşımız cesurca ve diğer insanları da harekete geçirecek bir davranış sergilemişken, bazı "solcu"ların bunun bir provokasyon olduğunu söyleyip etraflarındaki insanları ortak iradenin dışında hareket ettirmeye çalışması bence çok çirkin bir davranıştı.

4) Eylem nasıl sonuçlandı ve elde ettiğiniz kazanım hakkında ne düşünüyorsunuz? 1. Öğrenci: Tek kazanımımız yemek hakkımızın üç öğün olmasıdır. Bunun dışında işten atılan işçiler için herhangi bir kazanım elde edemedik. Eylemlerin başından itibaren söylemimiz hem yemekhane haklarımızın geri alınması hem de yemekhane işçilerin işe geri alınmasıydı. Bundan dolayı tam anlamıyla bir kazanım elde ettiğimizi söyleyemeyiz. Eğer bu şekilde davranırsak kendimizle çelişir ve mücadele verdiğimiz diğer alanlarda mücadeleden bahsedemeyiz. Yaptığımız bu eylem asla bir zafer olamaz. Tüm haklı taleplerimizi kabul ettirdiğimiz zaman zafer kazandık diyebiliriz.

2. Öğrenci: Öğrencilerin rektörlüğe yaptığı baskı ve vazgecmeyişi gerçekten etkili oldu. Bununla birlikte yoksulluk çektiği için intihar eden bir öğrenci de oldu. Bunun üzerine rektörlük geri adım atmasaydı biz de kolay kolay vazgeçmeye niyetli değildik. Nihayetinde tek öğün uygulaması ve ikinci öğüne gelen zam geri çekildi. Bu elbette bir kazanımdı fakat yemekhane işçilerinin geri alınmasını sağlayamadık. Ayrıca bizden sonra birçok üniversitede yemekhanelere zam geldi, boykotlar başladı. Dolayısıyla sorun bir yerde bitiyor, başka yerde başlıyor. Ya da bir sorun bitiyor, başka bir sorun başlıyor. Bu yüzden kârına kâr katmak için bizim yemeğimize dahi elini uzatmaktan sakınmayan sermayenin karşısında biz de her alanda uzlaşmaz bir mücadele yürütmekten sakınmamalıyız. Örgütlü ve kararlı bir tavır sergilediğimizde onları nasıl korkuttuğumuzu en ufak bir hak arayışımızda polisleri üzerimize nasıl saldıklarından biliyoruz. 5) Üniversite içinde karşılaştığınız başka sorunlar var mi? Var ise bunlara karşı öğrenciler nasıl bir tavır takınmalı?

1.Öğrenci: Sorunların yalnızca üniversite içerisinde olduğunu söylemek yanlış olur. Öğrencinin üniversite dışında yaşadığı sorunlar üniversite içerisine olumsuz yansıyor. Tam anlamıyla öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayamayan hatta öğrencileri borçlu hale getiren burs sistemi, akademik kadroların boşaltılıp özgür, demokratik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması, depreme dayanıksız halde öğrencinin canını hiçe sayan içi boş binalar sorunlardan sadece birkaçı. Bu sorunlara karşı tıpkı yemekhane eylemlerinde olduğu gibi içerisine tüm kesimlerden öğrencileri katabilen hatta yemekhane eylemlerinin daha da ötesinde en uç taleplerin hedef olarak belirlenmesi, sorunların yaşandığı alanlarda güçlü boykotlar ile süreç ilerletilmeli. Hakların elde edilebilmesi için inanç ve kararlılığın çok önemli olduğu unutulmamalıdır. Bu koşullar sağlandığı vakit zafer hiçte uzak değil. 2.Öğrenci: Elbette var. Örneğin fakülteleri depremde zarar gördüğü için bizim fakültemizde ders gören öğrencilerin laboratuvar diye kullandıkları yeri hepiniz görmelisiniz. Bunca ödenek alan bir okulun rektörü Mercedes kullanırken öğrencilerine laboratuvar sağlayamaması, yeteri kadar kütüphane sağlayamaması akıllarda soru işareti yaratıyor. Bununla birlikte üniversiteler toplumdan yalıtık yerler değil ve sorunlar da toplumsal sorunlardan bağımsız değil. Ekonomik kriz bizlerin de yaşamını derinden etkiliyor ve çoğumuz da ders kitaplarını bile alamıyoruz. Bilimsel bir eğitim görmüyoruz. İlerici demokrat hocalarımızın tasfiye edildiğini biliyoruz. Dolayısıyla karşılaştığımız günlük sorunların yanında daha geniş anlamda özerk demokratik üniversite mücadelesi vermemiz gerekiyor. Bu da politik mücadelenin bir parçası bence.


Comments


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page