top of page

İNFAZ PAKETİNİN EZİLENLER İÇİN ANLAMI

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 20 May 2020
  • 3 dakikada okunur

15 Nisan 2020’de halk arasında infaz paketi olarak bilinen kanun, Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte yürürlüğe girdi. Paketin içinde genel olarak; bazı suçların kalıcı olarak düzenlenmesi, Covid-19 salgını gereği mahkumların kapalı cezaevinden açık cezaevine geçişi, açık cezaevlerinden “izin” ile tahliyesi anlamında geçici düzenlemeler mevcut. Siyasi tutsaklar ise kapsam dışı bırakılmış durumda. Öncelikle iktidarın bu kanunu çıkarmak için temel motivasyonunu tespit etmek gerek. Halihazırda tüm hapishaneler kapasitesinin çok üzerinde mahkum barındırıyor. 300 bin mahpustan söz ediliyor, bu insanlar devlet açısından oldukça “maliyetli”. Aynı zamanda idare edilebilirlik de artık mümkün değil. Yaygın bilinenin aksine infaz paketi salgın neticesinde oluşturulan bir paket değil, üzerinde bir yıldır çalışılıyordu ancak AKP ile MHP arasında bir uzlaşıya varılamadığından sürekli erteleniyor, gündem dışı bırakılıyordu. MHP çetecileri ziyaret ediyor, onlar hakkında açıklamalar yapıyor, iktidar ortağını adım atması yönünde zorluyordu. COVID-19 salgını bu uyuşmazlığı çözmek için iyi bir fırsat olarak faşist iktidarın ve en büyük destekçisi MHP’nin karşısına çıktı ve bu fırsatı değerlendirdiler. Bu infaz yasasının temel motivasyon kaynağı budur. Gelelim şu “izin” meselesine. Açık cezaevinde kalan denetimli serbestlik kapsamındaki hükümlüler, 31 Mayıs 2020'ye kadar izinli sayılacak ve gerektiğinde bu süre uzatılabilecek, koşullu salıverilme hükümleri de infaz süresi bakımından üçte ikiden, yarıya düşürüldü. Yani cezasının yarısını dolduranlar bakımından koşullu salıverilme hükümleri uygulanabilecek. Tüm bu söylenenler ışığında paket sayesinden tahliye olanların sayısı 100 bin olarak düşünülüyor. Tam burada bir noktanın üzerinde durmayı önemli görüyorum. Bilindiği üzere, ceza kanununda “Kadına yönelik suç” diye işlenebilecek bir suç yok dolayısıyla kadınların sıklıkla maruz kaldığı suçlar olarak yaralama, şantaj, tehdit, hakaret ve hürriyetinden yoksun kılma gibi suçların faillerinin bu paketten yararlandığını önemle belirtmek isterim. Bunun dışında yine kadınlar açısından incelendiğinde açık cezaevlerine geçme koşullarını yerine getirmiş olan kadına yönelik her türlü suç işleyenler aynı zamanda izinli sayılacaklar. Netice itibariyle “izin” diyerek sokağa salınanlar arasında cinsel saldırı, çocuğun cinsel istismarı, kadına yönelik şiddet suçlarının failleri de yer alacak. Üstelik bu durumun kadınlar ve çocuklar açısından hiçbir önleyici tedbir almadan pervasızca hareket edilerek oldu bittiye getirilmesi, bu insanlar için büyük risk taşıyor. Halihazırda tahliyelerden sonra sosyal medyada gördüğümüz kadına yönelik şiddet haberleri bu tedbirsizliği teşhir edici niteliktedir. İnfaz paketi ile birlikte dikkat çeken bir nokta da MİT yasasına karşı işlenen suçlarda da infaz indirimi uygulanmayacak olmasıdır. Bu sayede siyasi iktidar tutuklu gazetecilerin tahliyesine imkan tanımamış oldu. Paketin emekçi halklar açısından bir diğer irdelenmesi gereken yönü de siyasi tutsaklar. Hapishanelerdeki 590 ağır hasta, 1564 hasta mahpus infaz paketinin kapsamının dışında bırakıldı. Normal şartlarda bile bir mahpusun tam teşekküllü bir hastaneye ulaşma hakkı bile oldukça uzun bir zaman alabiliyorken, beslenme ve hijyen standartların çok altında olduğu gözler önündeyken, hasta siyasi mahpusların da varlığı göz önünde bulundurulduğunda infaz paketinin kapsamının dışında bırakılmaları kendi düzenlerinin hukukuna bile aykırıdır. Bu düzenleme Anayasa’nın 10.Maddesi’nde yer alan “kanun önünde eşitlik” maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” Aynı zamanda infazın temel ilkesi olan “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kurallar hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır. Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz.” maddesine de açık aykırılık söz konusudur. ÖHD hapishaneler için hazırladığı raporda siyasi mahpuslar açısından epey dolu olan hapishanelerde salgının yayılmasını engellemek için gerekli fiziksel mesafenin sağlanabilmesinin mümkün olmadığını aynı zamanda “Uzun süre dış dünya ile teması kesilmiş olan mahpusların zayıf bağışıklık sistemleri ise mahpusları virüslere daha açık hale getirmektedir. Bu nedenle mahpusların virüs yayılırken hapishanelerde tutulmaları sağlık ve yaşam hakkının ihlali noktasında geri dönülemez zararlar vereceği endişesi oldukça fazladır. Temizlik ve hijyen malzemelerinin yeteri kadar temin edilememesi, bazı hapishanelerde yaşanan su sıkıntısı ve özellikle tedavisi devam eden hasta mahpusların tedavi süreçlerinin durdurulması, ziyaretlerin askıya alınması, avukat görüşlerinin kısıtlanması ve bazı hapishanelerde mektupların verilmemesi/gönderilmemesi mahpus ailelerinin ve kamuoyunun endişelerini arttırmaktadır. Dolayısıyla alınmış olan bu tedbirler amaca uygun tedbirler değildir.” belirtti. Halihazırda hapishaneler hukuki dayanağı olmayan, adeta düşman hukukunun uygulandığı yargılamalar neticesinde hapsedilmiş avukatlar, gazeteciler, siyasetçiler, devrimci, demokrat, yurtsever tutsak ve muhalifle dolu. Adil yargılanma hakları ihlal edilerek verilen kararların infazı haksızlığını yaşayan tutsaklar, sadece özgürlüklerinden mahrum kalmamakta, bunun yanında salgın sebebiyle ölüm riskiyle de karşı karşıya kalmaktadır. Yaşam hakları hiçe sayılmaktadır. Son olarak infaz paketinin taksirle yaralama suçunu da kapsaması neticesinde bundan faydalanacak olanları belirtmeden geçmek olmaz. Soma davası, Ermenek davası, Ankara YHT kazası, Aladağ yurt yangını, Çorlu tren faciası gibi toplumsal vicdanı derinden yaralayan olayların failleri de indirimden yararlanacaklar. Bunun yanında Alaattin Çakıcı, Çiftlik Bank dolandırıcısı Mehmet Aydın, Kürşat Yılmaz, Erol Evcil gibi çeteci isimler de paketten faydalananlar arasında. Gezi’de yitirdiğimiz insanlarımız Ali İsmail Korkmaz’ın, Berkin Elvan’ın Abdullah Cömert’in failleri de paketten yararlanıp kısa bir süre sonra tahliye olabilecekler.


İstanbul Sarıgazi’den Bir Fanzin Okuru

Comments


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page