DÜNYA GENÇLİK HAREKETİ: GEÇMİŞTEN BUGÜNE BİR BAKIŞ - 1
- Sabırsızlık Zamanı
- 17 Eki 2021
- 3 dakikada okunur

Dünya gençlik hareketini incelemeye öncelikle devrimci gençlik hareketi ile başlayacağız. Devrimci gençlik hareketi, gençliğin politik, akademik ve yaşadığı bütün sorunların nereden kaynaklandığını ve nasıl çözüleceğini ortaya koymasıyla başlar. Gençlik, eğitimin niteliksizleşmesi, sermayeye peşkeş çekilmesi, bilimsellikten ve özgürlükten uzaklaştırılması gibi sorunlarının kapitalist sistemin özünde yer alan sorunlar olduğunu ve çözümün kapitalizmi hedef tahtasına konması gerektiğini anlamasıyla şekillenir. Devrimci gençlik hareketi sınıf savaşımında proletaryanın tarafında bulunarak kapitalizmin yakıcı sorunlarına karşı çözümün yolunu ortaya koyabilen bir harekettir.
Peki, gençlik hareketi neden önemlidir? Çünkü gençlik sistemin dayattığı sorunların en ağırlarını sırtlanan kesimlerdendir. İnsanlığın çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfı, tabii ki gençliğin de çoğunluğunu oluşturmaktadır. Bu durumda gençlik, geleceksizlik ve yoksulluk kıskacına alınmıştır. Birazdan aşağıda vereceğimiz örneklerde de göreceğimiz gibi gençlik bütün eylemselliklerde ve halk hareketlerinde kitlelerin en enerjik ve en militan kesimlerini oluşturmaktadır. Genç kitleler gençliğin getirdiği doğal bir kavrayış becerisi ve olaylara karşı dinamik bakış açısı nedeniyle sorunların yakıcılığını daha net görmektedir. İşte, tam da bu nedenle gençliğin işçi sınıfı saflarında yer alması ve keskinleşen sınıf savaşında oynayacağı rol çok önemlidir.
68 kuşağı; gençlik hareketini incelerken mutlaka değinilmesi gereken bir süreçtir. Öncelikle o dönemin politik sürecini ele alalım. 2. Dünya Savaşı biteli hemen hemen 20 yıl oluyor, Küba devriminin üzerindense çok zaman geçmemiş ve en önemlisi Amerikan emperyalizmi büyük bir yara alarak Vietnam’da mağlup oluyor. Ve tabii aynı zaman diliminde kapitalizm yeni bağımlılık ilişkilerini ortaya koyarak işçi sınıfına ve emekçi sınıflara, dünyanın ezilen uluslarına yeni bir saldırı dalgası başlatıyor. Bütün bu tarihi olayların yaşandığı süreçte 68 hareketi dünyada bir anti-emperyalist ve anti-kapitalist bir hat oluşturuyor. Fransa’da bir üniversite işgaliyle başlayan bu hareket çığ gibi büyüyor. Dünyanın pek çok ülkesine yayılan eylemsellikler gerçekleşiyor. Bu 68 kuşağının ortaya çıkışı, pek çok ülke gibi Türkiye ve Kürdistan coğrafyasına da sıçrıyor. Öncülüğünü gençlik kitlelerinin oluşturduğu bu hareketler peşinde büyük kitleleri sürüklemeyi başardı. Gençliğin öncüleri olarak ortaya çıkan Deniz Gezmiş, Sinan Cemgil gibi devrimci önderlerin işçi sınıfının safında savaşı göze alarak cüreti kuşanarak öne çıktığı bir hareketten söz ediyoruz. 71 devrimci kopuşu da aynı şekilde gençlik kitlelerinin ve önderlerinin, reformizden, oportünizmden, parlamentarizm gibi anlayışlarla kopuşu sağlayarak, devrimci temellerde, zora dayalı yollardan devrime yürümeyi göze alışıyla oluşuyor. Yaşadığımız topraklarda da ilk defa başlayan gerilla savaşını da başlatan yine aynı isimler ve gençliğin o cüreti oluyor.
O günlerden bu günlere kadar gelen zamanda pek çok şey değişti. Artık coğrafyalarımızda yetmişli, seksenli yıllardaki sınıf çelişkilerinin yoğunluğu ve sorunların düzeyi ile günümüz arasında ciddi farkla bulunuyor. Kapitalizmin gelişmişlik düzeyinden, sınıf savaşımının gelişmesine, oradan sınıf çelişkilerinin ve toplumsal sorunların ciddi anlamda derinleşmesine kadar bir dizi fark bulunuyor. Kapitalizmin sıçramalı çöküş evresine geçtiği 21.yy'da yine
kapitalizm artık tam ilhak evresine geçmiştir. Günümüzün en önemli noktalarını işte bu konular oluşturuyor. Dünya genelinde 3. Dünya Savaşı’nın ilk ikisinden farklı olarak ilerlemesi ve ayaklanmalar yüzyılının coğrafyalarımızda da hemen hemen aynı süreçten bu yana keskin bir iç savaş koşullarının var olması proletaryanın, emekçi sınıfların, gençliğin ve kadınların önüne önemli bir soru koyuyor. Bugünümüzün toplumsal koşullarını, emperyalist-kapitalist sistemin içinde bulunduğu siyasal ve iktisadi durumu ve sınıf savaşımını doğru kavramak, sorunlarımızın kaynağı olan bu barbar sisteme karşı mücadele gerekliliğini bilince çıkarmak, devrimci bir mücadele programı etrafında devrimci bir örgütte yan yana gelerek sisteme karşı en etkin mücadeleyi yürütmek...
21.yy halk ayaklanmalarında gençlik geçmiş süreçte de gördüğümüz gibi yine en önde ve kitlelerin enerjik ve militan kesimlerini oluşturuyordu. Arap Devrimleri’nde, Fransa’da 2005 azınlık hareketi eylemlerinde, 2008’de Yunanistan’da patlak veren ayaklanmada, 2011 yılında gelişen Mısır halk ayaklanmalarının tamamında, 2013 Gezi ayaklanması-2014 6-8 Ekim Serhıldanı’nda hareketin boylu boyunca içinde olan ve polisle karşı karşıya kalan, çatışmalarda barikatlarda en önde olanlar yine gençlik kitleleriydi.
Şimdi son süreçteki gençlik eylemlerine de değineceğim. İspanya’da rapçi Hasel’in tutuklanma kararı sonrası gelişen eylemlerle başlayacağım. Katalan devrimci rapçi politik duruşundan ve yaptığı şarkılardan dolayı İspanya devletinin hakkında verdiği hapis cezası sonucunda, LIeida üniversitesine giderek oraya sığındı, çoğunluğunu Katalan öğrencilerin oluşturduğu bu üniversite Hasel’e sahip çıktı ve 16 Şubat 2020 günü okulu işgal etti. 1 gün boyunca rapçi Hasel okulda kaldı, öğrenciler polisle çatıştı, polisi okula sokmadı ve Hasel’i korudu daha sonra polisin silahlı operasyon tehdidi karşısında Hasel katliam çıkmasını önleme amaçlı teslim olmayı kabul etti. Tutuklanmadan sonra eylemler Barselona sınırlarını aşarak başkent Madrid başta olmak üzere Barcelona, Lleida, Girona, Tarragona ve Valencia kentlerine de sıçradı. 2 hafta kadar süren eylemlerde toplam 180 kişinin gözaltına alındığı, çatışmalarda 230 kadar kişinin de yaralandığı haberlere yansıdı. Eylemlerin en önünde aktif rol alanları öğrenci ve işçi gençlik kitleleri oluşturuyordu.
(Devamı Gelecek)
Adana’dan Bir DÖB’lü
Comentários