top of page

Dayanışmalar Nereye?

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 27 Şub 2021
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 1 Mar 2021



Emperyalist-kapitalist sistemin sıçramalı bir çöküş evresi içinde olduğundan, yüzyılımızın ayaklanmalar ve devrimler yüzyılı olduğundan bu yayında ve geçmişte birçok yayınımızda çokça bahsettik. Bunun yanında dünyayı kökünden sarsan bu devrim ve sıçramalı çöküş dalgasının coğrafyalarımızda da açıkça somut bir gerçekliğe büründüğüne; açlık, sefalet ve işsizliğin yarattığı hoşnutsuzluğun yönetilemiyor oluşundan ve egemenlerin buna verecek cevabı olmamasından dolayı rahatsızlığını az da olsa belirten herhangi bir kitleye veya şahsa acımasızca bir terörle saldırıyor olmasından kaynaklı bu topraklarda devrimin nesnel koşulları olduğuna ve ayaklanmanın yakın olduğuna da sıkça değiniyoruz. Uzun süredir de gerek işçi-emekçi kitlelerin eylemleri, gerek kadınların ve LGBTİ+’ların “Yaşamak istiyoruz, susmuyoruz, korkmuyoruz itaat etmiyoruz” haykırışları, gerek Kürt halkının uzun yıllardır ısrarla sürdürdüğü özgürlük mücadelesi, gerekse de gençlerin “Geleceğimizi çalanlardan hesap soracağız” nidalarıyla somut gerçekliğe bürünen bir kitlesel karşı koyuş hayat pratiğimizde çok sağlam bir yer edinmiş halde.


Pandeminin ise çelişkilerle birlikte tüm bu politik ve ekonomik özgürlük özlemini katmerlendirdiğini artık başka bir boyuta taşıdığını, henüz bardağı taşırmasa da bardakta artık bir “dudak payı”nın bile kalmadığına tanıklık ediyoruz. Öyle ki, kitleler sokağa çıkıyor, devlet kitlelere saldırıyor, kitleler daha güçlü bir şekilde sokağa çıkıyor, devlet çok daha güçlü bir şekilde saldırıyor... Kimsenin geri adım atmaya yeltenmediği bu atmosfer “nihai kapışma”ya doğru gittiğini bas bas bağırıyor adeta.


Bütün bu eylemler birbirini besleyerek devam ederken, eylemciler birbirleriyle tanışıyor, sıkı bağlar kuruyor, yoldaşlaşıyor ve kendi karar alma mekanizmalarını, kendi örgütlenmelerini yaratıyor. Farklı alan ve zamanlarda inisiyatif, komite, konsey, meclis vb. isimleriyle kendilerini var ederken bu örgütler günümüz öğrenci gençliği arasında ise Boğaziçi Direnişi ile birlikte “dayanışma” ismiyle örgütleniyor, büyük kitlelere sesleniyor. Tüm devrim dönemlerinde ama özellikle 21. yüzyıl devrimlerinde gördüğümüz bu topyekün örgütlülük hali gittikçe çoğalıyor, güçleniyor, farklı kanallara yöneliyor oraları da örgütleyip tekrar ana kanalına yani birleşik devrimin kanalına dönüyor, birleşik devrime su taşıyor. Bütün kitle örgütlenmelerini birleşik devrimin örgütleri olarak değerlendirmekte bir beis yok hatta tam olarak öyle değerlendirmeliyiz ve tüm kitle örgütlerini politik olarak etkilemenin yol ve yöntemlerine kafa yormalıyız. Ancak bu amatör biçimlerin belki de en profesyonel hallerinden biri olan üniversite dayanışma örgütlenmeleri öğrenci gençlik mücadelesi açısından çok da büyük önem arz ediyor.


Öğrenciler önce kendi okullarında olmak üzere onlarca dayanışma kurdular ve kitleler bu dayanışmaların bir parçası olmak için hiç tereddüt etmediler. Sonrasında ise üniversite dayanışmaları kendi illerinde bir araya gelerek il dayanışmalarını örgütlediler. Bu il dayanışmalarının örgütlenmesi ile birlikte üniversitelerin içlerine ve kapı önlerine sıkışan eylem çemberleri şehir merkezlerine taşınarak toplumun tüm kesimleriyle girdiği etkileşimi farklı bir niteliğe taşıdı. Toplumun tüm kesimlerinin gözünü dayanışmalara çevirmesiyle birlikte artık dayanışmalar ülke çapında örgütlenme noktasında bir özgüven eşiğini atladılar ve bugün yaşadığımız toprakların dört bir tarafından il ve üniversite dayanışmalarının bir araya gelerek bir kampanya süreci başlattıklarını görüyoruz.


Üniversite dayanışmalarının yarattığı bu etkinin dışında kalmamak toplumsal olaylara duyarlı her üniversite öğrencisi için bir zorunluluk haline gelmişken bu dayanışmaların içinde olmak devrimci öğrencilerin görevi ve sorumluluğudur. Dayanışmalar kısa sürede gösterdiği inanılmaz gelişim ile bugün birleşik devrimin en önemli karar alma mekanizmalarından biri haline gelme potansiyeli taşıdığı çok açık bir gerçek. Hem biçimsel olarak gelişen, oldukça amatör bir örgütlenme biçiminden gittikçe daha profesyonel ve merkezi hale gelen, hem de politik olarak gelişen, okul sınırlarına ve öğrencilerin temel sorunlarına karşı çıkış konumundan politik meselelere el atan, bu dayanışmaların politik etkiye son derece açık olması itibariyle bu dayanışmaların içerisinde aktif olmak, alınan kararlara etkide bulunmak bu dayanışmalara devrim ve iktidar meselelerini tartıştırmak son derece büyük önem arz etmektedir. Öğrenci gençlik mücadelesinde bugün dayanışmaların kitlesel etkisini görerek buralara gücümüzün ve vaktimizin büyük bir kısmını ayırmak birleşik devrime yapılabilecek en iyi katkılardan biri olacaktır.


Bu topraklarda sınıf mücadeleleri tarihi özellikle onlarca ekonomik örgütlenme yaratmasıyla, ancak ne yazık ki, özellikle son süreçte bu örgütlenmeleri politik örgütlenmelere dönüştürememesiyle meşhur. Bu nedenle dayanışmalara politik etkide bulunmak yeterli olmayacaktır. Amacımız bir yandan da bu dayanışmaları politik örgütlülüğe dönüştürmek olmalıdır. Eğer yeterli emek verilirse ve doğru biçim ve en ileri içeriğin ne olduğuna yeterince kafa yorularak bunlar hayata geçirilebilirse dayanışmaların da ileride çeşitli biçimlerde politik örgütlenmelere dönüştüğünü görebiliriz.

Arno Doğan



Comments


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page