top of page

CÜRETLE ÖNE ATILMA ZAMANI!

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 11 Tem 2021
  • 2 dakikada okunur


TANYA Burjuva düzenin bütün kurumlarıyla çöküş içinde olduğunu hemen hemen bütün yazılarımızda dile getiriyoruz. Kapitalizmin bu denli bunalım içine girmesi emekçi halkların, gençliğin öfkesini daha da artırıyor. Açlık, yoksulluk, işsizlik, geleceksizlik ve daha bir sürü şey toplumun en derin acıları ve büyümekte olan öfkesinin en büyük temelleridir adeta. Bir yoldaşın şiirinde söylediği bir dize geliyor aklıma; “Pimi çekilmiş bir bombadır ellerimizde öfkemiz, öfkemizi cesaretimizi tıpkı pimi çekilmiş bir bomba gibi tutuyoruz ellerimizde çok tan fırlatıp atmanın vakti geldi bile, yaşamın her alanında bunu çok net hissediyoruz. Semt pzarlarının kapanışında binlerce insan çürük meyve sebze topluyor , neden yoksulluk içinde sefalet içinde yaşıyor insanlar? Dinci-faşist iktidarı destekleyen yoksullar bile artık ekonomik krizin, geçinememenin en ağır etkilerini hissediyorlar üzerlerinde. Bu düzenin her geçen gün gençleri nasıl geleceksizliğe umutsuzluğa ittiğine de tanık oluyoruz. Fakat gençlik özelde öğrenci gençlik liseleri, üniversiteleri sirk alanına çevirmelerine, üniversiteleri liseleri faşist yuvası haline getirmelerine, öğrencilerin iradesinin yok sayılmasına ve gericileştirmeye karşı isyanlarını her yerde büyütüyor. Gençliğin bu isyanı bir volkan gibi patladı ve her yere yayılmakta bunun en somut örneği Boğaziçi öğrencileridir. Ocak ayının başında Melih Bulu’nun rektör atamasından doğan “Özerk, demokratik üniversite için mücadele ile somutlanan bir sürece yayıldı ve bütün üniversitelere sıçradı ve bütün üniversitelerde eylemsellikler gerçekleşti. Bütün baskılara, ablukalara, tutuklamalara rağmen öğrencilerin kararlı duruşu da çok ileriydi. Buradan da gençliğin öfkesinin nasıl taştığını görüyoruz ve şunu da belirtmek gerekir ki, sadece öğrencilerle de sınırlı kalmayıp emekçilerle, işçilerle, Kürt halkının mücadelesiyle de dayanışmak istediklerini belirttiler. Bu ulaşılan düzeyin ne kadar ileri olduğunu göstermektedir. Evet, biz gençler devrimin en dinamik taşlarıyız, fakat gençliğin öfkesi bu kadar birikmişken neden yeterince sokağı örgütleyemiyoruz? Ayaklanmaya hazır ruh haline sahip öfke ve kızgınlıkla dolu gençliğe barışçıl bir şekilde yaklaşamayız, onlara devrimci ruh haliyle devrimci mücadele araç ve yöntemleri önerileri ile gitmek gerekir. Örneğin örgütlemeye çalıştığımız kitleleri etkileyecek ve harekete geçirecek en etkin yöntemleri bulmalıyız. Bu yöntemlerde biri de cüretli, sokağı gören eylem hattıdır. Karşı devrimin kanlı bir savaşa hazırlandığı bu süreçte bizim mahallelerde en acil yapılması gereken devrimci örgütlenmelerin yaratılması, yoksul semtlerdeki gençlerle bağların güçlendirilmesidir. Dinci faşizmin kendi güçlerini silahlandırıp eğitimlerden geçirmesi, devrimci kitlelerin katliamla tehdit edilmesi, sivil faşist çetelerin sokaklarda kol gezmesi bunların hepsinin karşı devrimin kanlı bir savaşa nasıl hazırlandığını bize göstermektedir. Bu açıdan hiç zaman kaybetmeden yoksul emekçi mahallelere gitmek, o mahallelerde bulunan gençlerin hepsine ulaşmak ve ulaştığımız herkese örgütlenmelere kazanmak biz Leninist gençliğin en büyük görevidir. Faşizm başa çıkılamamış açık bir terörist diktatörlüktür. Bu, bütün ülkelerde aynı biçimde işler, kültürlere, tarihsel, ulusal, siyasal durumlara göre farklılık gösterse de kitleleri terörize etmek ve teslim almaya çalışmak noktasında aynı çizgide dururlar. Fakat yaşadığımız topraklarda faşizmin tüm bu azgınca saldırılarına karşı emekçi halklar gençler, kararlılıklarını eylemlerinde çok net ortaya koydular. Ailelerimizi arayıp tehdit ederek, evlerimize baskınlar yaparak ve tutuklamalarla, katliamlarla kaçınılmaz sonlarını durdurmaya çalışıyorlar. Kapitalizmin çöküşünün bir gerçeklik haline geldiğini, ayaklanmanın ayak seslerini duyar hale geldiğimizi bunun için harıl harıl çalışmamız gerektiğini hepimiz biliyoruz. Gençliğin ciddi bir kesimi artık devrimci bir arayışa girmiş durumdadır. Bu arayışa cevap olabilmek ve faşizme sokakları dar edebilmek için cüretle ve özveriyle çalışalım! “Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa Ve silahlarımız elden ele geçecekse Ve başkaları mitralyöz sesleri, Savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaksa, ölüm hoş geldi, sefa geldi…”

Comments


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page