top of page

#AlternatifiniYarat

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 10 Nis 2020
  • 3 dakikada okunur

“Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir ama itiraz edemeyeceğiniz bir zaman asla olmamalı.”

Saniyeler, saatler, günler ardı ardına akarken, kapitalizmin paslanan/ işlemeyen çarkları ağır ağır ilerlemeye çalışıyor ama çürümüş yapısından ötürü gerileyen, eskiyen başka bir yön bulamıyor. Bu sebeple kapitalizmin paslı çarklarında var olan toplumlar, doğa ve yaşam çürümeye, bozulmaya yüz tutuyor. Toplumun birçok kesiminden milyonlarca insan günlük yaşantısında bile binlerce sorunla boğuşmak zorunda kalıyor. Marksizmin ortaya koyduğu; paslanan çarkları kökünden söküp atmak ve yerine sosyalist-komünist toplumu yaratmak gerektiğini bilmeyenler, karşılaştığı sorunlar karşısında afallıyor, çaresizleşiyor ve çözüm noktası bulamıyor. İşte tam da bu yüzden intiharlarda, cinnet geçirmeye, taciz-tecavüze, şiddete, cinayete kadar varan toplumsal sorunlarda günümüzde büyük bir artış gösteriyor. Kapitalizmin egemen olduğu dünyanın her yanındaki bütün bu sorunlar; tüketim kültürünün yaygınlaştırılması, çürümenin ve yozlaşmanın artması, ekonomik krizin, yoksulluğun, geleceksizliğin, yanı başımızda yaşanan savaşın, şovenizmin etkisiyle daha da perçinleniyor.



Bu noktada öğrenmeye ve değişmeye en açık olan, aynı zamanda değiştirmekte en dinamik davranan kesim “gençlik” olduğu için, burjuvazi gençliği fazlasıyla önemsiyor. Burjuvazinin gençliği etki altına alabilmesi, kapitalizmin ayakta kalabilmesi açısından, burjuvazi için önemli. Çürüyen ve çürüten kapitalizm, var olduğu her yerde genç kesimleri kendi ideolojisiyle şekillendirmeye, gerçek yaşamdan koparmaya, üretimden çok tüketime yöneltmeye çalışıyor. İlk ve ortaokulları, liseleri, üniversiteleri, dershaneleri vs. içine alan eğitim sistemi, burjuvazinin gençliğe ulaşabildiği sayısız kanaldan biri. Ve kapitalist eğitim sistemi öğrencilerin ilgi ve isteklerine göre olmayan, bilimden uzak, cinsiyetçiliğimilliyetçiliği besleyen bir biçimde işliyor. Öğrencileri bilimsel anlamda eğitmek şöyle dursun, yaşamdan kopuk ve düşünmeyen bireyler yaratılmaya çalışılıyor.


Gençlik ise işsizlik ve geleceksizlik kaygısı içerisinde ufuksuz-hedefsiz-amaçsız bir biçimde yaşamını sürdürüyor. Ne okula gittiği için mutlu, ne de yaşamını mutlu sürdürüyor, toplumun çoğunluğunun olduğu gibi emekçi kesimlere mensup geniş gençlik kesimleri sadece nefes alıyor ama yaşamıyor, hayattan gerçek anlamda keyif alamıyor. Yaşamı dar çerçevede, hayalleri sınırlı, ne yapacağını bilmez halde geçiriyor günlerini. İnsan ilişkilerini çıkara dayalı hale getiren kapitalizm sebebiyle yanındaki dostuna, sevdiğine güvenemiyor.



Aynı zamanda bütün bunlara başkaldıran bir gençlik de var. Günümüzde kapitalizm, artık ayakta kalabilen, güçlü ve insanları tamamen etkisi altına alabilecek bir sistem değil. Çünkü etki altına almak istediği gençlik, 3 öğün makarnayla besleniyor, 500 lira bursla ev kirasını-yurt ücretini, faturalarını, yiyecek-içeceğini, ulaşımını karşılamaya çalışıyor. Ve öğrenci gençlik bu şekilde kapitalizmin ekonomik, siyasal, sosyal krizlerini kendi yaşamından çok net bir biçimde görüp hissediyor. Tam da bu yüzden kapitalizmin denetiminde olan bir gençlik değil, kapitalizme kafa tutan bir gençlik de yetişiyor bir yanda. Ancak bu gençlik kapitalizm tarafından özellikle eğitim sistemi, sosyal medya, TV vs. üzerinden kuşatılmış durumda.



Elbette ki kapitalizmin ufuk daraltan, sığ, bilimsel olmayan eğitim sistemine boyun eğenkapitalizme boyun eğen bir gençlik olmamak gerekiyor. Kapitalizmle sürekli mücadele içerisinde olmalı ve hedefimiz olan sosyalist toplumu kurmaya odaklanmalıyız temelde. Ama kapitalizmin çarklarında yaşamaya çalışırken, yaşadığımı koşulların başkaları tarafından değiştirilmesini bekleyen ve kapitalizmin çarklarını döndürmeye yarayan bir gençlik olmayacağız. Bunu teorik olarak bilimsel sosyalizmi özümseyerek ve bulunduğumuz her alanda kapitalizmin çürüttüğü, bilincini bulandırdığı genç arkadaşlarımızla devrimci tarzda düşünen ve sorgulayan bir gençlik yaratmak için yeni insan mücadelesinin eğitsel yanını örgütlemeliyiz. Gençlik içerisinde bilim/felsefe/sanat atölyeleri aracılığıyla Marksist-Leninist tartışmalar yapabilecek alanlar yaratmalıyız. Örneğin, üniversitelerde bilimsel olmamakla ve hayattan kopuk olmasıyla eleştirdiğimiz her dersi/bölümü Marksist perspektifle yorumlayıp atölyelerle/çalışma grupları kurarak öğrenci gençlik olarak tartışmalar yürütmeliyiz. Aynı zamanda sosyal medya hesapları oluşturarak medyayı gençlik için verimli kullanabiliriz. Bu çalışma grupları sayesinde; kitap okuyan, araştıran ve ilgi duyduğu alanları Marksizmle yani gerçek bilimsel bir bakış açısıyla yorumlayan, amacı olan, üreten genç topluluklar yaratabiliriz. Bilimden sanata, mimarlıktan mühendisliğe, sağlığa, spora kadar ticarete dönüştürülmüş her şeyi bugünden başlayarak toplum için, toplumcu bir biçimde geliştirebiliriz. En önemlisi kapitalizmin her şeyi çürütmeye çalıştığı bu dönemde vakit kaybetmeden ilgi duyduğumuz alanı toplumsallaştırarak ve kapitalizmin bireyci, rekabetçi anlayışına karşı bilimsel araştırmalar yapan, devrimci ve toplumcu tarzda düşünen akademiler yaratarak ilk adımı atmalıyız!

Nazlı Can

Comments


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page