Yaşasın Küba!
- Sabırsızlık Zamanı
- 19 Oca 2021
- 5 dakikada okunur
“Özgürlüğün bedeli yürektir. Ya onsuz yaşamayı tercih edeceğiz, ya da bedelini ödeyerek onu satın alacağız.” / Jose Marti Küba’nın Santiago kentinde, 26 Temmuz 1953 günü diktatör Batista’yı devirmek amaçlı yapılan Moncada Kışlası baskını başarısız olmuştur. Fakat bu hareket ülkeyi devrime sürecek toplumsal hareketin, yer altı direnişlerinin ve mücadelenin örgütleyicisi olmuştur. Moncada Kışlası saldırısı Batista hükümetinin 1959’da devrilmesine yol açacak olan Küba devriminin başlangıcı olarak kabul edilir, tabii bundan önce Küba bir dizi grev, ayaklanma, sokak çatışmaları deneyimlerinden de geçmiştir. Meksika’dan Küba’ya giden 82 devrimcinin öncülük ettiği iki yıllık gerilla mücadelesinden sonra ordu Batista’yı yenilgiye uğratır. 1 Ocak 1959 tarihinde ise yönetime Fidel Castro, Che Guevara ve Raul Castro’nun önderlik ettiği 26 Temmuz hareketi el koyar. 26 Temmuz Hareketi kısa bir dönem için ittifaklar kursa da küçük-burjuva uzlaşmacıları iktidardan uzaklaştırır ve sosyalizme yönelimini açıkça ifade eden devrimci programını ilan eder. Bu programın hayata geçirilmesi için yerli sermayenin ve emperyalistlerin mülküne zor alımı yoluyla el koyan, eğitimde, sağlıkta, çalışma yaşamında emekçiler için yapılan düzenlemeler ile sosyalist sistemin temelleri atılır. 1 Ocak 1959 yılı Küba halkı için oldukça önemli bir gün kabul edilir ve her yıl Küba’da Küba devriminin yıl dönümü kutlamaları yapılır.
Devrimci hükümetin kurulmasıyla birlikte eğitim, ekonomi, sağlık, kadın politikaları ve pek çok alanda ilerlemeler gerçekleştirilmiştir. Yapılan değişiklikler oldukça dikkat çekmiştir ve Küba UNESCO tarafından dünyada en çok görülmek istenen ülke olarak seçilmiştir. Hatta OECD, UNESCO ve Dünya Bankası gibi emperyalist-kapitalist dünyanın tescilli kurumları dahi Küba’nın eğitim sisteminin ileri olduğunu kabul etmek zorunda kalmışlardır. Sosyalizm insanın sosyal, bireysel, entelektüel anlamda gelişimine önem verirken, emekçilerin en yaşamsal sorunları yine sosyalizm sayesinde çözülmüştür. Bu yüzden yabancı işletmelerin zor alımı yoluyla kamulaştırılmasıyla birlikte büyük toprak sahiplerinin topraklarına el konulmuştur. El konulan topraklar birkaç kişinin mülkiyeti olmaktan çıkarak toplumun refahı için kullanılmıştır. Küba halkı eğitim, sağlık, barınma gibi temel haklardan ücretsiz olarak faydalanmaktadır. Ülke ekonomisinin % 90’ınını elinde bulunduran Küba’nın devlet kontrollü, planlı bir ekonomik sistemi mevcuttur.
Kapitalizmde eğitim dinci, gerici, ezberci, elemeci olduğu gibi öğrenci gençliği işsizliğe, açlığa, intiharlara sürükler. Fakat Küba’da eğitim sistemi böyle değildir. Küba’da yaş, cinsiyet, ırk, ve din fark etmeksizin herkes eğitim hakkından ücretsiz olarak faydalanmaktadır. Eğitim her öğrencinin isteklerine, yeteneklerine, insani özelliklerine ve ilgi alanlarına göre şekillenir.
Fidel Castro, kapitalistlerin halkın cahil olması için uğraştığını, cahil halkın kapitalizmden çıkarı olanların ilerlemesinin yolunu açtığını bu yüzden eğitime önem verilmesi gerektiğini vurgular. Eğitim politikalarını oldukça önemli bulan Fidel BM Genel Kurulu önünde Küba’nın tüm Latin Amerika’da nüfusu içinde hiç okur-yazar olmayan kimse kalmayacak ilk ülke olacağını söylüyordu. Ve devrimden sonra yapılan üç aşamalı eğitimlerden sonra Küba’da okur - yazar olmayan kimse kalmadı. İlk adım, okuma-yazma kampanyası, ikinci adım 1972 yılında oluşturulan Eğitim Tugayları üçüncü adım ise tüm halkın genel kültüre ulaşmasını sağlayan Fikirler Savaşı kampanyası oldu. Fikirler savaşı, sosyal adaleti sağlama, eğitimi nitelikli kılma, herkesin kültüre erişmesini sağlama anlamına gelmektedir. Yapılan kampanyalar etkili olmuştur ve ülkede devrimden önce okuma- yazma oranı oldukça az iken devrimden sonra artmış, okuma-yazma sorunu ortadan kalkmıştır.
Devrimden sonra Küba’da 10.000 derslik inşa edildi. 40.000 öğrenciye eğitim vermek için askeri tesisler kullanıldı. Öğrencilerin bütün yılı geçirebilecekleri, içinde sağlık ve sportif tesislerin bulunduğu yatılı okullar inşa edildi. İnsanların kitaba kolayca erişimini sağlayacak bir kütüphane ağı oluşturulması ve yaygınlaştırılması amacıyla, 62 noktada Küba Ulusal Yayıncılık Kurumu kuruldu. Eğitimin özelleştirilmesi yasaklandı; özel okullar ve dini okullar kapatıldı. Eğitim 10. Sınıfa kadar zorunlu olmakla birlikte ders saatleri 6-7 saat olarak kararlaştırıldı. Eğitim tamamen ücretsiz olup tüm öğrenciler için burs sistemi oluşturuldu. Devrimden önce mevcut olan okul sayısı 7674’den 12442’ye yükseldi.
Küba’da üniversiteler Eğitim Bakanlığı’ndan ayrı bir kurum olan Yüksek Öğretim Bakanlığı’na bağlıdır. Yüksek Öğrenim Bakanlığı üniversitelerine bağlı 73 Araştırma Merkezi vardır. Ülke genelinde 49 üniversite mevcut olmakla birlikte yükseköğretim 4-6 yıl arasında değişmektedir. Bu ülkede herhangi bir nedenden dolayı eğitime devam edemeyen öğrencilere, üniversiteye hazırlık ya da meslek edindirme programları oluşturulmaktadır. Küba’da hangi bölümden mezun olursanız olun işsizlik gibi bir sorunla karşılaşmıyorsunuz çünkü devlet mezun öğrenciler için iş garantisi vermektedir. Küba’da işsizlik oranı genel işsizlik oranı %2’nin altındayken, genç işsizlik oranları %4 civarlarında seyretmektedir. Küba’nın sağlık sistemine baktığımız zaman dünyanın en iyi sağlık sistemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü devrimden sonra yeni yasalarla birlikte bütün vatandaşlara parasız, evrensel, ulaşılabilir sağlık hizmeti sunulmaya başlanmıştır. Tıp eğitimi ise oldukça niteliklidir. Tıp eğitimi tamamen ücretsiz olduğu gibi eğitim süresi 10 yıldır ve öğrenciler mezun olduktan sonra 3 yıl zorunlu olarak kırsal kesimde çalışmak zorundadır. Devrimden sonra aile hekimleri ve hemşirelerden oluşan aile hekimliği sistemine geçilmiştir ve pek çok hastane inşa edilmiştir. Aile hekimleri görevli oldukları bölgelerde yaşamakla beraber toplum ile hekimler arasındaki bağ güçlendirilmeye çalışılmıştır. Hamileler, yüksek riskli işçiler, yaşlılar ve bebeklere düzenli tıbbi muayene hizmeti verilir. Yatağa bağlı hastaların bakımı için düzenli ev ziyaretleri yapılır. Pek çok hastalığın tedavisini bulan Küba’da 1916’da sadece işçilere yönelik, sınırlı sosyal sigorta yasası varken, 1934’de çalışanların eşleri ve kadınlar ile ilgili analık sigortası yasaları da kabul edilmiştir.
Kübalı doktorlar savaşların, doğal afetlerin olduğu bölgelerde gönüllü olarak çalışırlar. Ayrıca Çernobil faciasından sonra Havana’ya yakın bölgelerde olan ve radyasyona maruz kalan çocukları tedavi etmişlerdir. Tüm dünyayı saran ve insanlığı ölüme sürükleyen Covid-19 virüsüne de çözüm bulan Küba olmuştur. Küba’nın iki aşısı Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanmış Kübalı tıpçılar salgınla başa çıkılması için diğer ülkelere destek olmuştur. Pandemiyle mücadeleye destek olmak amacıyla 212 Kübalı doktor Venezuela’ya gitmiştir.
Peki Küba’da devrimle beraber kadın politikalarında ne gibi değişiklikler olmuştur? Devrimden hemen sonra 1960 yılında Fidel tarafından Küba Kadın Federasyonu kurulmuştur. Kübalı kadınların %90’ının katıldığı Küba Kadın federasyonunda okuma yazma seferberliği başlatılmıştır. Bu kampanyaya 100.000’in üzerinde kadın katılmıştır ve 8 yaşındaki kız çocuklarından başlayarak diğer tüm kadınlara eğitim verilmiştir. Bu federasyonun diğer görevi kadınların üretimde bulunması kadının toplumsal yaşamda yer almasıdır. Kadını eve hapseden yüklerden kurtarmak için çok sayıda kreş, çamaşırhane ve yemekhaneler inşa edilmiştir. Devrim sonrası kurulan kreşlerde eğitim kadın erkek eşitliği temel alınarak verilmiştir. Yapılan bu kampanyalar oldukça etkili oluyor ve devrimin ilk yılında okuma oranı %56 iken, bugün %99’a ulaşıyor. Kadınların iş yaşamına katılma oranı ise %60’a kadar çıkıyor.
Küba Kadın Federasyonu’nun 2. Kongresi’nde Fidel Castro kadınlarının sömürülmesinin kaynağında politik bilincin eksikliğinden bahseder ve kadınlarda politik bilincin oluşması için kadınları siyasal yaşamın bir parçası olmaya çağırır. Zamanla kadınların siyasal alana katılma oranları artar.
* Sosyalist Küba’dan kadınların yaşamını gösteren bazı sayılar
Öğretmen, öğretim üyesi ve bilim insanlarının yüzde 81,9'u kadın.
Hekimlerin yüzde 60,2'si, sağlık sektöründe çalışanların yüzde 78,5'i kadın.
Sağlık alanında enternasyonal görevlerde bulunanların yüzde 64,2'si kadın.
Hâkim ve savcıların yüzde 70’ten fazlası kadın.
Teknik personelin yüzde 36,7'si, mühendislerin yüzde 31’i kadın.
Kooperatiflerin iktisadi denetiminde yer alan kadınların oranı yüzde 59, yönetiminde yer alan kadınların oranı yüzde 64.
Turizm alanında çalışanların yüzde 40,4’ü kadın.
Kız çocuklarının temel eğitime katılma oranı yüzde 99.
Üniversite mezunlarının yüzde 63,6’sı kadın.
Ekonomide istihdam edilen kadınların yüzde 74,37’si yükseköğrenim mezunu (bu oran erkekler arasında yüzde 55,6).
Teknik meslek sahiplerinin yüzde 66’sı kadınlardan oluşuyor (bu oran ABD’de yüzde 47,9).
Halk İktidarı Ulusal Meclisi içindeki milletvekillerinin yüzde 48,8’i kadın. (Bu oran dünya ortalamasında yüzde 20, sadece 33 ülkenin parlamentosunda kadın oranı yüzde 30 ve üzeri. Küba’da milletvekillerinin maaş almadığını da belirtelim).
Devlet Konseyi üyelerinin yüzde 41,9’u kadın.
Halk İktidarı Vilayet Meclisi Başkanları’nın yüzde 66,6’sı kadın.
Küba Komünist Partisi Merkez Komite Üyelerinin yüzde 41,7’si kadın.
Küba Gençlik Birliği kadrolarının yüzde 52,1’i kadın.
Devrimi Savunma Komiteleri adlı mahalle komitelerinin üyelerinin yüzde 64,4’ü kadın.
Küba Merkez Sendikası üyelerinin yüzde 57’si kadın.
Küçük Tarım Çiftlikleri Ulusal Birliği üyelerinin yüzde 41’i kadın.
Bütün bu bilgiler sosyalist sistemin ne kadar güçlü ve yaşanılır olduğunun bir göstergesidir. İnsanları açlıktan, yoksulluktan, çaresizlikten öldüren kapitalist-emperyalist sistemler çürüyüp yıkılarak tarihin çöplüğüne atılacaktır. Sosyalizm ise insanların sömürülmediği sınıfsız sınırsız bir dünya yaratarak gerek eğitim sistemiyle gerek sağlık politikaları ve bilimsel çalışmalarıyla tüm dünyaya bir örnek olmaya devam edecek.
Sarya
Comments