top of page

Sessiz Bağrışmalar

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 19 Oca 2021
  • 2 dakikada okunur



Okula gitmek için metrobüse doğru gidiyordum. Duraktaki işçi ve öğrencilerin arasından sıyrılıp

durağın başına doğru yavaşça ilerledim. İnsanlar o kadar hızlı atılıyor ki gelen metrobüse, o dar

alana girmemek için birkaç metrobüs kaçırdım. Sonunda bir metrobüse bindim ve şanslıyım ki

diğer metrobüsler kadar kalabalık değildi ama boş da değildi. Metrobüs o gün bir garipti.

Metrobüse bindiğimde anlayamadığım bir yerden bağrışma sesleri geliyordu ama kimsenin ağzı

açık bile değildi. Herkes her sabahki gibiydi, hiçbir değişiklik yoktu, herkes uyuşmuş bir şekilde

karşıya bakıyor ve susuyordu, ama bağrışma sesleri hiçbirinden çıkmıyordu. Bu seslerin tek bir

kişiden çıkması da imkansız. İnsanlara tek tek bakmaya başladım, bu insanlar bu kadar kuvvetli

bağıramaz, kesinlikle başka biri bağırıyor olmalıydı. Karşımda oturan adama baktım, ellerindeki

nasırlar, yaralar, şişlikler direkt göze çarpıyordu, işte bunlar benim sınıfımdandı. Pantolonundaki yırtıkları, o yırtıkları diktiği yerdeki o inceden gözüken ip, senelerdir giydiği montundaki

yamalar, bayramda giyinmek için alınan ama işyerinde yıpranan/yırtılan ayakkabı, işte buydu

benim sınıfımdan olan insan, bu adamın işçi olduğunu anlamak için bir kere gözlerine bakmak yeter.

Bağrışmalar rahatsız edici olmaya başlamıştı, karşımdaki adam ile göz göze geldim, gözlerinin

içinde biri vardı, keşke görebilseydiniz, o kadar sinirli, o kadar öfkeli ve bir o kadar da umut dolu

bakıyordu ki, o gözlerin içinde gördüğüm adam, o kadar kuvvetli bir şekilde bağırıyordu ki,

adama öyle bakakaldım. Sonra karşımdaki kişinin “Kardeşim önüne baksana” demesiyle

ürkerek “Pardon, dalmışım” dedim. Diğer kişilere baktım, onların gözlerinde de, o hücreye benzer

gözlerden fışkıracak, çıkıp ortalığı yakıp kavuracak, haykıracak, daha sesli bağıracak, sloganlar

atacak kişi vardı. Bu duyulmayan ama rahatsız eden bağrışmalar işte buradan geliyordu, o

gözlerin içinde bıkkınlık, bir umut vardı. Her gün 12 saatlik çalışma ve temel gereksinimlerine bile

yetmeyecek kadar para bu insanları robot gibi yapmıştı, ama gözlerinin içindeki o umudu, o

öfkeyi, o duyguyu hiçbir güç, hiçbir sömürü düzeni yok edemez ve değiştiremezdi. Bir işçinin

gözlerinin içine bakmak, o sessiz bağrışmaları dinlemek cüret gerektiriyor. O gözlerdeki acıyı,

kederi, o umut ışığını bakmak, görmek ve duymak kolay değil!


Bu ses!

Bu sesin kuvveti,

bu kuvvet

yaralı aç kurtların gözlerine perde

vuran,

onları oldukları yerde

durduran

kuvvet!


Bir Sabırsızlık Zamanı Okuru


Comments


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page