SALGIN DÖNEMİNDE DAHA DA ARTAN KADIN İŞSİZLİĞİ
- Sabırsızlık Zamanı
- 4 May 2021
- 2 dakikada okunur
Salgın dönemi ile birlikte ortaya çıkan sorunlardan biri de işsizlik. Irk, cinsiyet, yaş, engel gözetmeden her kesimi çok derin bir şekilde etkiledi. Ancak kadınları çok daha fazla etkiledi. İş hayatındaki cinsiyet eşitsizliği pandemi döneminde daha da belirgin hale geldi. İşçiler, iş ve gelir kaybı yaşarlarken, günlük yaşamlarını idame ettirememe noktasına kadar geldiler. Alt gelir grupları salgına yakalanma konusunda üst gelir gruplarına göre çok daha risk altındaydılar.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun yaptığı bir araştırmaya göre pandemi döneminde işsiz kalan kadınların sayısının 1 yılda 5 kat arttığı öğrenildi. Raporda tüm çalışanların olumsuz etkilendiği, ancak kadınların daha fazla olumsuz etkilendiği söylendi. Mart 2020-Mart 2021 arasında kadın işgücünde yüzde 11, kadın istihdamında yüzde 9 azalma görülmüş. İşsizlik yetmezmiş gibi bir de salgın ile mücadelede hastaların ve hasta olmayan bireylerin bakımı, çocukların bakımı, hijyen uygulamalarının artması ve sağlıklı beslenme işleri kadınlara kaldı. Geleneksel olarak kadına yüklenmiş ataerkinin yarattığı bu gerici anlayış sonucu kadınlardan beklenen bu işler, kadınların ev içi işlerini ve bakım yükünü arttırdı. Benzer şekilde kadına biçilmiş roller üzerinden istihdamda eşitsiz yer alan kadınların ağırlıklı olduğu hizmet sektöründe de kadınların ücretli emeği önem kazandı. Salgın sürecinden olumsuz yönde en fazla etkilenen ücretli-ücretsiz kadın emeği oldu.
DİSK-AR’ın hazırladığı rapora göre, çalışma düzeninde değişiklik olmayan erkeklerin oranı yüzde 40,7 iken; kadınlarda yüzde 19’a düşüyor. Kadın çalışanlarının yüzde 81’inin çalışma düzeni değişmiştir. Ayrıca kadınların yüzde 10,6’sı evden çalışmaya geçtiğini belirtmiştir ki, bu oran erkeklerde yüzde 2,3’tür. Kadınların çalışma biçiminin erkeklere oranla daha çok değişikliğe uğramasının nedenlerinin, okulların kapanması ve ev içi işlerden tutalım da çocuk bakımına kadar tüm bu işlerin kadının üzerine yıkılmasıdır. Bu süreçte artan ev içi hizmet ve bakım işlerine ayrılacak zamanın yine kadınlardan beklenilmesinin bir sonucu da kadın işsizliğinin artmasının en büyük etkenlerindendir.
TÜİK verilerine göre işgücü son bir yılda 2 milyon 235 bin azaldı. İşsizlik erkeklerde Nisan 2019’da yüzde 16,5 iken Nisan 2022’de yüzde 25,9’a, kadınlarda ise Nisan 2019’da yüzde 26,5 iken Nisan 2020’de yüzde 34,1’e yükseldi. Bu azalışa cinsiyet bazında bakıldığında kadın işgücünde daha büyük bir azalma söz konusu. Son bir yılda toplam işgücü yüzde 6,9 ve işgücündeki erkeklerin sayısı yüzde 4,9 azalırken işgücündeki kadınların sayısı yüzde 11,1 oranında azaldı. Kadınlar işgücü piyasasından çekilmek zorunda bırakıldılar, daha fazla istihdam dışına çıktılar ve iş aramaktan vazgeçtiler.
Son bir yılda istidam edilen erkeklerin sayısı yılda 858.000 azalarak 18 milyon 11.000’e, kadınların sayısı ise 804.000 azalarak 8 milyon 122.000 oldu. Son bir yılda istihdam edilenlerin toplam sayısı yüzde 6, istihdam edilen erkeklerin sayısı yüzde 4,5 azalırken istihdam edilen kadınların sayısı ise yüzde 9 azaldı. Kadınların istihdam oranı bir yılda 3 puan gerileyerek yüzde 28,5’ten yüzde 25,5’e düştü. Böylelikle çalışma çağındaki her dört kadından sadece biri istihdama katılmış oldu.
Oysaki iş hayatındaki cinsiyet eşitsizliği işsizliği derinleştiren, kadını sürekli ama sürekli yaşamın dışına iten bir biçimdedir. Kapitalizminden kaynaklanan ataerki ve kadının her anlamdaki ezilmişliği sistem içi düzeltmelerle bir yere kadar gelebilir. İşsizliğin, hayattan dışlanmışlığın, yoksulluğun en çok etkilediği emekçi kadınlar hayata bir şekilde tutunmaya çalışıyor. Ne kadar dayanışmacı olsak da, tek başına bunun bir çözüm olmadığı, aksine kadının gerçek kurtuluşu için kadın mücadelesinin her anlamda büyütülmesi olduğu bilinçlere çıkarılmalıdır.
VENÜS
Comments