top of page

HER ZAMANKİNDEN DAHA GÜÇLÜYÜZ!

  • Sabırsızlık Zamanı
  • 10 Haz 2020
  • 4 dakikada okunur

ree

Evet, Türkiye’de Mart ayının ortalarında ilan edilen, eşimizi, dostumuzu, arkadaşlarımızı aramızdan alan pandemi süreci hala devam etmekte. Dinci- faşist iktidar corona önlemleri kapsamında “Normalleşme Planlarını” geçtiğimiz günlerde duyurdu. Normalleşme planlarını duyururken hala onlarca insan yaşamını yitiriyordu. Ve bazı illerde -Antep gibi- corona vakasında artış görülmekteydi. Bu konu ile ilgili Erdoğan şu açıklamalarda bulundu: “Elbette normal hayata dönüşü kademe kademe başlatacağız. Dünyanın tamamıyla birlikte ülkemizde de hiçbir şey tam manasıyla eskiden bildiğimiz normal düzene dönmeyecektir, dönemeyecektir. Salgının ne kadar süreceği hastalığa çare olacak ilaçların ne zaman kullanıma sunulacağı belli değildir. Evet normale döneceğiz ama bu yeni normal olacaktır. Sınırlamalar azaltılarak da olsa sürecektir.”

Kademe kademe normalleşme planlarını açıklayan sermaye iktidarı, işçilerin, emekçilerin canını hiçe sayıyor. Coronavirüsün en fazla temas yoluyla bulaşacağı AVM’ler açıldı ve AVM’de çalışan işçileri çalışmaya zorluyorlar. Haziran ayı itibariyle diğer cafe, restoran gibi işletmelerin, adliyelerin açılacağı da söylendi. Bu planlarını açıklarken sermaye iktidarı için ise her şey belirsiz durumda. Ne zaman biteceğini, hangi ilaçların ne zaman kullanıma sokulacağına dair tek bir fikirleri yokken yaptığı normalleşme açıklamalarıyla tüm insanlara normal hayata döndük hissiyatini uyandırdılar. Ve bu süreçten sonra insanlar toplu ulaşım araçlarından tutun, maske, eldiven kullanımına eskisi gibi özen göstermiyor, kişisel tedbir olarak aldığı önlemleri bugün yeterince almaz hale gelmiş durumda. Toplu taşıma araçlarında artık eskisi gibi çift çift oturmaya başlandı ve fiziksel mesafe artık birçok yerde uygulanmaz bir hale gelmiş. Asıl değinmek istediğimiz konu ise yine açıklamalarda vurgu yapılan bir durum. Nedir diye sorarsanız, şöyle açıklamaya çalışalım. Sermaye iktidarı sürekli evet normal döneceğiz ama bu eskisi gibi yaşadığımız normal hayat olmayacak diyor. Evet gerçekten de doğru söylüyor. Dünyada ve yaşadığımız coğrafyalarda herkesin diline pelesenk olan “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” ifadesi de bu noktada değerlendirilmesi gereken bir söylem. Evet biz devrimciler, komünistler olarak corona sürecinin başından itibaren hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı öngörüsünü ortaya atmıştık. Zaten corona sürecinden önce Türkiye ve Kürdistan topraklarında devrimin nesnel ve öznel koşullarının olgunlaşmakta olduğunu, kapitalist sistemin sıçramalı bir çöküş sürecinde olduğunu defalarca ifade etmiştik. Ekonomik ve politik krizin içerisinde cebelleşen sermaye iktidarı corona sürecinin başladığı andan itibaren daha hızlı bir çöküş süreci dönemine girmiş oldu. Bu süreç, kapitalist sistemin çarklarını durdurdu ve yeni koşulları da yaratmış oldu. Bu yeni koşulların işçi sınıfında, gençlerde, genç kadınlarda büyük bir bilinç sıçraması yarattığı ise çok aşikar. İnsanlığın büyük bir yıkıma süreklendiği bu süreçte, bu yeni dönemde toplumun büyük bir kesimi, toplumu açlığa, yoksulluğa, işsizliğe mahkum eden sistemin kapitalist sistem olduğunu net bir şekilde gördü. İşçiler bunu “Bizi bu virüs değil, düzeniniz öldürür” söylemiyle somutlaştırdı. İşçi sınıfı, emekçiler, gençler, ezilenler her zamankinden daha öfkeli ve aslında asıl hedefe de kilinlenmiş durumda. Tüm insanlığı ortak paydada birleştiren şeyin ise bu düzene öfkelerinin olduğunu söyleyebiliriz. Halk ayaklanmalarının ve sosyal patlamaların ön gününde olduğumuz şu süreçte milyonların öfke patlaması, bu sefer kazanabileceğimizin, kan akan bu sistemi yerle yeksan edebileceğimizin koşullarını daha da hazırlamakta. Elbette ki bu süreçte sarsıntıda olan, dünü bugünüyle çelişen dinci-faşist iktidar kendi egemenliğini güçlendirebilmek için elindeki her türlü araçla saldırıyor, saldırmaya devam edecektir. Mevzubahis kendi egemenlikleri olunca yapmayacakları çılgınlık, göze alamayacakları şey de yoktur. C. Dağlı’nın bu konu ile ilişkin yazmış olduğu makalesindeki bir pasajını sizlere aktararak devam etmek istiyoruz: “Covid-19 devrimci başkaldırı eğilimini ve yönelimini ortadan kaldıramaz; tam aksine, küresel salgın, yeni bir küresel ayaklanma dalgası için her zamankinden çok daha güçlü bir zemin hazırladı. Bu nedenle, bu seferki devrimci dalgaya daha çok insan katılacaktır. Lübnan’da yeniden başlayan ayaklanma, salgının eylem dalgasını durduramadığını, fakat ayaklanmanın başarıya ulaşmasının gerekliliği ve zorunluluğu konusunda kitlelerde daha berrak bir bilinç yarattığını ortaya koymuştur. Burjuva iktidarlar Covid-19’u kitleler üzerinde egemenliklerini güçlendirmek ya da yeniden sağlamak için bir fırsat olarak görürken, tam da bu salgının yer aldığı ortam, emekçilere kapitalist düzeni yıkmak için yeni gerekçeler ve yeni olanaklar sunuyor.”

Kapitalist düzeni yıkmak için yeni gerekçeler ve olanakların yaratıldığı bu süreçte biz devrimci gençliğe büyük sorumluluklar ve görevler de düşüyor. Kapitalist siteminin çöküş sürecinin derinleştiği şu günlerde devrimin dinamik gücü olan gençlik her türlü aracı kullanarak bu süreci daha da hızlandırmalı. Bugun genç işssizlik oranlarının her geçen gün arttığını, üniversitelerde, liselerde gerici eğitimle karşı karşıya olmak yetmezmiş gibi corona süreciyle birlikte uzaktan eğitimlerin verimsizliğini, online sınavlar için alt yapının yetersizliğini, internete erişimi olamayan arkadaşlarımız için hiçbir alternatif düşünülmediğini, genç kadınlar açısından tacizin, tecavüzün, ölümün yaşandığını, genç insanlar arasında intiharın yaygınlaştığını çok açık bir şekilde görüyoruz. Saydığımız tüm verileri aslında kapitalist sistemin biz gençliğe sunmuş olduğu açmazlarıdır. Tüm bu sorunları yaratanın kapitalist sistem olduğu bilinmekle birlikte gençliğin öfkesinin muazzam bir biçimde biriktiğini de görmekteyiz. Bu muazzamn öfke birikimini örgütlemek biz devrimci gençliğe düşüyor. Gerek sosyal medya platformlarını kullanarak, gerek bu süreçte yaşadığımız sorunlara karşı dayanışmayı büyüterek ve onları yalnız bırakmayarak, gerekse de mahallelerde, üretim alanlarında yaşamımızı örgütleme araçları olan komitelerimizi, forumlarımızı kururak gerçekleştirmeliyiz. Sorunlarımız ortak, çözüm yolumuz da ortak olacaktır. Çözüm yolumuz, bu sistemden kurtulmak için devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmektir. Devrim ve sosyalizm mücadelesi kapitalizmin biz gençlik üzerinde yarattığı tüm tahribatı silip atacaktır. Ve umutlu günleri yaşayacağımız bir yaşamı hep birlikte kurmamız için tüm imkanları sağlayacaktır. Yeter ki bu çüreyen, can çekişen kapitalizmi tarihin çöplüğüne gömmek isteyelim. Yaşam bizden yana!


Roza

Comments


Subscribe Form

©2020 by Sabırsızlık Zamanı. Proudly created with Wix.com

bottom of page