Geleceğe Umutla Bakalım
- Sabırsızlık Zamanı
- 10 Haz 2020
- 2 dakikada okunur

Bilindiği gibi ülkemizde faşist devletin uyguladığı politikalar gün geçtikçe toplumu esir alabilme çabalarına yöneliktir. Her ne kadar muhalif çevreler iktidarın bu politikalarını eleştirse de, iktidardakiler hiçbir sorumluluk almamıştır insanlık adına. Halklara karşı düşman politikalarını hız kesmeden devam ettirmişlerdir. Bunu halkların kendi iradeleriyle seçtikleri belediyelere karşı uyguladıkları politikalarından açıkça görmekteyiz. Yine bu politikaları Elazığ’daki halkların birbiri ile dayanışmalarını engellemelerinden de görebilmekteyiz. İktidarın böylesi politikalarına verecek örnek o kadar çok ki, ama bu politikalarla amaç bellidir, ya iktidara çalışacaksın ya da sizleri toplumdan soyutlaştırıp zindanlara tıkarım anlayışıdır. Üzerinde özellikle durmak istediğim siyasi tutsaklar ile ilgili bu gelişmeleri yazmam konunun birbiriyle bağlantısı olmasını istememdendir. Medyadan hiç bahsetmiyorum bile, çünkü onlar faşist devletin koruyucu melekleri rolundedir. Tabii buna rağmen birkaç devrimci-özgür basın bulunmaktadır, özellikle yerel medyalar bilindiği gibi coğrafyamızda insan hakları hiçbir zaman hız kesmeden ihlal edilmektedir. Bunlardan biri de tutsaklara dayatılan baskı politikalarıdır. Yerine göre, bazı yurtsever tutsaklarda cezaevi yönetimlerinin uyguladığı sistematik işkenceleri protesto etmek için açlık grevlerine girmiştir. Yaşadığımız toprakların tarihinde de iktidarların bu yönlü insafsız politikalarını protesto etmek için bedenlerini adeta siper edercesine her gün canlarından dirhem dirhem veren 70’lerde Denizler ve yoldaşları, 80’lerde de Kemal Pir ve yoldaşları bu devrimci geleneği günümüze taşımıştır. Yakın bir zamanda da bu onurlu mücadele yöntemi sürdürülmüştür. Leyla güven’in Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridi kırmak için açlık grevi eylemini başlatmıştır. Bu eylem kısa bir süreden sonra cezaevlerinde hız kesmeden yayılmış binlerce tutsak bu eyleme başlamıştır. Bu eylem gün geçtikçe ölüm orucuna dönüşecektir ne var ki bu süreçte kendini özgürlüğe adamış onlarca genç yaşamını yitirecek, zalimlerin karşısında diz çökmeyecektir. Dirhem dirhem yaşamlarından vererek gün geçtikçe mum gibi erimişlerdir. Yine yakın zamanımızda Grup Yorum üyelerinin ölüm orucunda ölümsüzleşmesi baskılar karşısında boyun eğmemenin ifadesidir. Coğrafyalarımızda büyük mücadeleler, büyük fedakarlıklarla yaratıldı ve yaratılmaya devam ediliyor. Faşizm bugün kendini güçlü zannederken aslında uyguladığı terör, baskı, saldırı, kan ve gözyaşı ile, açlık ve sefalet içindeki halkları sisteme karşı bilemektedir. Dünyayı yaratan işçi sınıfı bu dünyada siz egemenlere cehennemi yaşatmasını da bilecektir. Devrim mücadelesinde bayraklaşanların bize bıraktıkları mirası gençliğin cüretiyle ve militanca taşıyacağımıza söz verir, özgür bir gelecek inşa etme umudunu her yerde büyütmeliyiz.
Amed’den Fanzin Okuru
Comments