BİR FIRTINA YAKLAŞIYOR!
- Sabırsızlık Zamanı
- 19 Tem 2021
- 2 dakikada okunur
Faşizm... 80 darbesiyle tamamen kurumsallaşmış devlet biçimi. Devrimci durumun gözle görülür bir biçimde güçlendiği ve sermaye egemenliğini tehdit eder hale geldiği zamanlarda, sermaye sınıfı bu tehdidi tamamen yok etmek veya hafifletmek amacıyla tüm devlet kurumlarının faşistleştirdi ve faşist kitle tabanını örgütledi. Ama faşizmin tüm ağır saldırılarına rağmen devrimci güçlerin, işçilerin, Kürt halkının, gençliğin her seferinde faşist saldırılara başkaldırması çok da uzun sürmedi.
Deniz’lerden bugünlere durum çok da farklı değil. Bugün bizler onların ışığında faşizme, kapitalizme saldırmaktan korkmuyoruz. Bunun da farkında olan kapitalist sistem tüm silahlarıyla işçi sınıfına, kadınlara, öğrencilere, Kürt halkına ve ezilen, sömürülen tüm yoksul halklara saldırmaktan aşağı kalmıyor. Kadınların taciz-tecavüze uğradığı veya şiddet görüp öldürüldüğü, maçların ve ardından gelen kutlamaların binlerle ifade edilmesine rağmen 1 Mayıs’ta işçilerin çalışmak zorunda kaldığı ve “1 Mayıs Taksim’dir” diyen öğrencilerin ve işçilerin darp edilerek gözaltına alınması... Bunlara daha örnek verilebilir ama şimdilik burada duralım.
Bugün, Filistin’de Siyonist İsrail’in saldırıları olurken Türkiye’deki faşistlerin bunlara desteğinin sözde, “Müslümanlık” adı altında döktüğü yaşların timsah gözyaşı olduğunu unutmayalım. Oysa devrimciler - başta Denizler olmak üzere- 50 yıldır Filistin halkının yanında savaşıyor. Keza Kolombiya için de durum aynı. Nasıl ki gezide ve kanlı 1 Mayısta işçilerin üzerine silahlarla saldırdılar ise orada da durum aynıydı ve onun(Kolombiya) için dökülen sahte gözyaşları da aklımızı karıştırmasın. Devrimci durumun yükseldiği zamanlarda faşist devlet, silahlarını çekmekten aşağı kalmaz.
İşçi sınıfının, öğrencilerin, kadınların söz söylemesine bile tahammül edemeyen faşizm, gözaltılarla, tutuklamalarla, faili meçhullarla, şiddetle, devrimci işçi sınıfının, ezilen yoksul kesimlerin gücünü zayıflatmak istiyor. Fakat biz onlara sözümüzü Gezi Ayaklanmasında, 6-8 Ekim Serhildanı’nda, her köşebaşında bir tane olan işçi grevlerinde, kadın eylemlerinde, Boğaziçi eylemlerinde ve bugün de Filistin ve Kolombiya için sokaklarda söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz. Faşizmi, kapitalizmi yıkacağız!
Çünkü sadece fikirlerinden ya da ulusundan, konuştuğu dilinden kaynaklı insanların özgürlüğü veyahut canı ellerinden alınıyor. İnsan sağlığı da dahil olmak üzere her şeyin sadece bir meta olduğu bir sistemde yaşıyoruz -tabii buna yaşamak denirse. Bir annenin gözyaşının oğlunun/kızının ölümünden değil, onların başarılarından dolayı sevinçle dolması için bizim son gücümüzle savaşmamız gerekiyor. Denizlerin kırdığı buz tamamen yokedilmediği sürece kanlar akmaya, insanlar zindanlara atılmaya ve canlarımız acımaya devam edecek. Gün, gaspedilen haklarımızın, akan kanlarımızın, öldürülen kadınlarımızın, eğitimini alamayan öğrencilerin ve alamadığımız nefesin hesabını bu sistemden sorma, devrim ve sosyalizm uğruna sokaklara dökülme günüdür.
Bir fırtına yaklaşıyor! DEVRİM yakındır!
Adana’dan bir DÖB'LÜ
Comments